Türkçe Ailesi

  1. Anasayfa
  2. Alfabetik Atasözleri Sözlüğü

Alfabetik Atasözleri Sözlüğü

Ahmet Fatih ERDEM Ahmet Fatih ERDEM -
14786 0

Atasözleri Sözlüğü

Tümü | En yeniler | # A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W X Y Z
Kategori içerisinde 92 kelime var.
S
Sabah ola, hayır ola :
Sabahlar güçlü başlangıçlardır. Verimlili için günün bu saatlerini değerlendirmek gereklidir.
Sabah ola, hayrola: 
Sabah olsun, o vakte kadar iş belki düzelir.
Sabah sürçen, geceye dek sürçer: 
Bir işe başladığı zaman beceriksizliği görülen kişinin bu durumu sonuna kadar sürer.
Sabahın kızıllığı akşamı kış eder, akşamın kızıllığı sabahı güz eder: 
Sabahleyin gökyüzünde görülen kızıllık, o akşam havanın kış gibi olacağını, akşam görülen kızıllık ise ertesi sabah havanın güze döneceğini belirtir.
Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır :
Bir konuda sıkıntılı günlere katlanmak zordur. Ama dayanıldığı takdirde sonuçları güzeldir.
Sabreden derviş muradına ermiş: 
Beklemesini bilen kimse sonunda amacına ulaşır.
Sabreden derviş, muradına ermiş :
Sabırlı olan kişiler, isteklerine kavuşurlar. Sabır ile mücadele edildiğinde başarı mutlaka bizim olacaktır.
Sabreyle işine, hayır gelsin başına: 
Bir işi yaparken acele etmez, sabrederseniz hayırlı sonuçlara varırsınız.
Sabrın sonu selamettir :
Karşılaştığı bütün zorluklardan hemen yılıp kaçmayan, sabretmesini bilen kimselerin işleri sonunda başarıya ulaşırlar.
Saç sefadan tırnak cefadan uzar :
Keyifli insanların saçları, sıkıntıda olanların tırnakları uzar. (yaygın bir halk görüşü)
Saçım ak mı kara mı? Önüne düşünce görürsün :
Konunun nasıl olduğunu sormaya gerek yoktur. Çok geçmeden bitecektir anlamında kullanılır.
Sade pirinç zerde olmaz, bal da gerek kazana; ata malı tez tükenir, evlat gerek kazana :
İnsanlara babasından mal kalır. Ama bu, kişinin o malı iyi kullanacağını göstermez. Hazır yemeye başlanırsa tez zamanda tükenir, biter. Kişi kendine, kendi emeğine güvenmelidir.
Sadık dost akrabadan yeğdir: 
Candan dost akrabadan daha hayırlı olur.
Sağ (sağlam) baş yastık istemez:
 Sağlam insan durup dururken yatmak istemez eğer istiyorsa hasta olduğu düşünülmelidir.
Sağılır ineğin buzağısı kesilmez: 
Çıkar sağlamaya yardım eden kimseye veya şeye zarar gelmemesine dikkat edilmelidir.
Sağır için iki kere keramet olmaz: 
Herkesin işitip öğrendiği şey, dikkatsiz kimse için bir daha söylenmez.
Sağır işitmez (duymaz) uydurur: 
Sağır, yanında konuşulan şeyleri işitmez ama konuşanların durumuna bakarak ve anladığını sanarak bir şeyler yakıştırıp söyler.
Sağlık varlıktan yeğdir: 
Sağlıktan büyük zenginlik olmaz.
Ş
Şahin ile deve avlanmaz :
Her işi yapmanın bir yöntemi vardır.
Şahin ile deve avlanmaz: 
Küçük şeyleri elde etmek için yeterli olan araçla, büyük şeyler elde edilemez.
Şahin küçük ama payını ele vermez: 
Küçük olmak güçsüz olmak demek değildir, kendilerinden büyük olandan daha güçlü olan küçükler de vardır
Şahin küçük et yer, deve büyük ot yer :
İnsanlar fiziki görünüşlerine göre değil, yaradılış özelliklerine göre davranırlar. Görünüşü küçük olan kişi, her zaman güçsüz olarak görülmemelidir.
Şahin küçüktür ama koca turnayı havadan indirir: 
Küçük olmak güçsüz olmak demek değildir, kendilerinden büyük olandan daha güçlü olan küçükler de vardır.
S
Sakal bıyığa denk olmayınca berber ne yapsın?: 
Gelir gidere denk değilse durumu düzene koymaya çalışan kişi durumu düzeltmek için fazla bir şey yapamaz
Sakal keçide de var: 
Sakal, kişiye değer kazandırmaz.
Sakınılan göze çöp batar: 
Üzerine çok düşülen şeyler genellikle kazaya veya zarara uğrar.
Sakla samanı, gelir zamanı: 
Gereksiz görülen şey ileride gerekli olabilir.
Sana taşla vurana sen aşla vur :
Kötülük yapan kimselere iyilik yapmak insanlık kuralıdır.
Sana vereyim bir öğüt, kendi ununu kendin öğüt: 
Kişi kendi işini kendisi yapmalıdır.
Sanat altın bileziktir :
Sanat bir kimsenin bir işi en iyi bir biçimde her yerde ve şartta yapmasıdır.
Sanatı ustadan görmeyen (öğrenmeyen) öğrenmez: 
Kişi tek başına ne kadar çalışırsa çalışsın işin inceliklerini bir bilenden öğrenirse o işi daha çabuk ve kolay yapabilir.
Sanatını hor gören boğazına torba takar: 
İşini küçümseyen kişi istediği gibi para kazanamaz ve sonunda dilenci olur.
Sarımsağı gelin etmişler de kırk gün kokusu çıkmamış: 
İnsanlar kötü yanlarını kolay kolay belli etmezler, haklarında yargıda bulunmakta acele edilmemelidir.
Sarımsağını hesap eden paçayı yiyemez: 
Küçük sakıncalarını düşünerek bir işe girişmeyen kişi, o işin kazançlarından yoksun kalır.
Sarımsak da acı ama evde lazım bir dişi: 
Gerekli olanın niceliğinden çok niteliği önemlidir.
Sarımsak içli dışlı, soğan yalnız başlı: 
Anlaşan kimselerin birbirlerinden saklısı gizlisi yoktur, başkasıyla böyle bir yakınlık kuramamış olan tek başına kendi yaşantısı içinde kalır.
Sarımsak yemedim ki ağzım koksun: 
Kötü bir iş yapmadım ki sonucundan korkayım, sorumlu olayım.
Ş
Şaşkın misafir, ev sahibini ağırlar: 
Başkalarının görev ve yetkilerine karışmak ahmaklıktır.
Şaşkın ördek başını bırakır, kıçından dalar :
Her iş, bir düşünce ile, bir plan ile yapılmalıdır. Ne yaptığını iyi bilmeyen kimseler, giriştikleri işlerde akılcı yollardan ayrılırlar.
S
Satılık ziftin olsun, Selânikten kel gelir: 
İşe yaramaz sandığın bir malı satılığa çıkarırsan akla gelmeyen yerlerden onu arayanlar gelir.
Say beni, sayayım seni: 
Sevgi karşılıklı olur, sen beni seversen ben de seni severim.
Sayılı günler (gün) tez (çabuk) geçer: 
Bir işin yapılması veya gerçekleşmesi için konulmuş olan belli bir süre çabucak geçer.
Sayılı koyunu kurt kapmaz (yemez): 
Miktarı saptanarak bir kimseye teslim edilmiş olan eşya iyi korunur.
Sebepsiz kuş bile uçmaz: 
Kılavuz ve yardımcı olmadan hiçbir iş başarılamaz.
Sel gider, kum kalır: 
Geçici durumlara güvenmek doğru değildir.
Sel ile gelen yel ile gider: 
Emek vermeden ele geçen para kısa zamanda çarçur olur gider.
Selam verdik, borçlu çıktık: 
Küçük bir ilgi gösterdik, üzerimize büyük bir iş yüklendik.
Selden gelen suya gider: 
Kolay ve emeksiz kazanılan şeyler elden kolay çıkar.
Selin ağzı tutulur, elin ağzı tutulmaz: 
Doğal yıkımlara karşı önlem alınır ama söyledikleri yalan yanlış olanı susturmaya kimsenin gücü yetmez.
Sen ağa ben ağa, koyunları (inekleri) kim sağa?: 
Herkes kendisini buyurucu durumda görür, iş yapmakla yükümlü saymazsa ortadaki işi kim yapar?
sen dede ben dede, bu atı kim tımar ede: 
Herkes kendisini buyurucu durumda görür, iş yapmakla yükümlü saymazsa ortadaki işi kim yapar?
Sen dost kazan, düşman ocağın başından çıkar: 
Sen dost kazanmanın yoluna bak, düşman kolay kazanılır.
Senden devletliye ortak olma: 
İki insan arasındaki beraberliğin sağlıklı yürüyebilmesi, anlaşma koşullarının her iki taraf için de eşit olmasıyla sağlanır, bu denge kurulamazsa yönetim güçlü olan tarafa geçer, hep onun dediği olur. 
Ş
Şer işi uzat hayra dönsün, hayır işi uzatma şerre dönmesin :
Kötü olan işlerin üzerinde çalışmalı, o işi iyiye çevirmelidir. İyi olan işleri hemen sonuçlandırmak gereklidir.
S
Serçeden korkan darı ekmez: 
Tehlikeleri gözde büyüterek işe girişmekte çekingen davrananlar amaçlarına ulaşamazlar.
Ş
Şeriatın kestiği parmak acımaz: 
Kanunların uygun gördüğü cezaya katlanmak gerekir.
S
Serkeş öküz (son) soluğu kasap dükkânında alır: 
Dikbaşlı olanlar, davranışlarının cezasını görürler, hatta bu davranışları hayatlarına bile mal olabilir
Sev beni, seveyim seni: 
Sevgi karşılıklı olur, sen beni seversen ben de seni severim.
Sevda geçer yalan olur, sonra sokar yılan olur: 
Başta insanı mutlu eden duygusal ilişkiler zamanla körelir ve sonuçta acı veren birer anıya dönüşür.
Ş
Şeytanın dostluğu darağacına kadardır: 
Kötü arkadaş kişiyi yoldan çıkartıp ölüme kadar sürükleyebilir ama ölümün eşiğinde onu kaderiyle baş başa bırakır.
Şeytanla kabak ekenin kabak başına patlar: 
Kurnaz ve hileci kimse ile ortaklık eden kişi hilenin en büyük kurbanı olur.
Şeytanla ortak buğday eken samanını alır :
Hilekar, sorumsuz kimselerle ortak olanlar, yapılan işin zararını yüklenirler.
Şimşek çakmadan gök gürlemez :
Söylenen, konuşulan her olay daha önceki başka bir olaydan kaynaklıdır.
S
Sinek küçüktür ama mide bulandırır: 
Önemsiz, küçük gibi görünen bir şey kötü ve olumsuz bir izlenim yaratır.
Sinek pekmezciyi tanır: 
İşini bilen kişi, yararlanacağı kimseyi bilir.
Sırça köşkte oturan komşusuna taş atmamalı: 
İnsan kendinde herhangi bir kusur varken başkalarını aynı kusurla suçlamamalıdır. 
Sırrını açma dostuna, o da söyler dostuna: 
Bir sır en yakın dosta bile söylenmemelidir.
Soğanın acısını yiyen bilmez, doğrayan bilir: 
Bir iş yapılırken ne kadar güçlük çekildiğini, o işi başarmış olan bilir; başarılmış olan bu işten yararlanan bilmez.
Ş
Şöhret felakettir :
Ünlü olmak birçok sıkıntıyı da beraberinde getirir.
S
Son pişmanlık fayda vermez (etmez): 
İş işten geçtikten sonra pişman olmanın yararı yoktur.
Sona kalan dona kalır: 
Bir işte geç kalan istediği şeyi elde edemez.
Sonradan gelen devlet, devlet değildir: 
Kişi yaşlandıktan sonra gelen zenginlik işe yaramaz.
Sora sora Bağdat (Kâbe) bulunur:
 İnsan sora sora çok uzak yerleri bile bulur.
Soran yanılmamış (yorulmamış): 
Bilmediği şeyi bir bilene soran, en zor işlerin bile üstesinden gelir; sormayan ise güçlükler içinde yuvarlanır gider.
Sorma kişinin aslını, sohbetinden bellidir: 
Bir kişinin nasıl bir insan olduğu konuşmasından belli olur, soyunu sopunu öğrenmeye gerek yoktur.
Söyleyene bakma, söyletene bak: 
İçinden geleni söyleyen bir kişinin sözlerine inanmak istediğimiz için bu sözleri ona Tanrı söyletiyor diye düşünürüz.
Söz gümüşse sükut altındır: 
Susmak bazen konuşmaktan daha iyi sonuç verir.
Söz sözü açar: 
Bir konu üzerinde konuşulurken ilgisi dolayısıyla söz başka bir konuya geçer, sohbet uzar, gider.
Sözü söyle alana, kulağında kalana: 
Söylediklerin bir kulağından girip öbür kulağından çıkan kimseye nefes tüketme.
Su akarken testiyi doldurmalı (doldur): 
Kişi, fırsattan yararlanmalı; geliri bol olduğu zaman ilerisi için para biriktirmeye, mal mülk edinmeye bakmalıdır.
Su aktığı yere (yine) akar: 
Daha önce bize yararı dokunmuş olan güzel bir durum, bugün bulunmasa bile yarın yine ortaya çıkar.
Su bulanmayınca durulmaz: 
Bir konu, türlü çekişmelerden sonra aydınlığa kavuşur, yoluna girer.
Su içene yılan bile dokunmaz: 
Düşman olsa bile su içen kimseye dokunulmamalıdır.
Su küçüğün, söz (sofra, yemek) büyüğün:
1. Temel bir ihtiyaç olan su önce küçüğe verilir, konuşmaya ise ilk önce büyükler başlar. 2. Her şeyin bir sırası vardır; kişiler bu sıralamada yaşlarına, kültürlerine vb. özelliklerine göre yer alırlar.
Su testisi su yolunda kırılır: 
Bir kişi amaç edindiği işte kazaya uğrar.
Su yatağını bulur: 
Bir şeyi yapma isteği ve gücü bulunan kimse, uygun bir çalışma yönü ve alanı bulur.
Suç samur kürk olsa kimse üstüne almaz:
 Hiç kimse suçlu olduğunu kabul etmek istemez.
Sürüden ayrılanı (ayrılan koyunu, kuzuyu) kurt kapar: 
Arkadaşların yardımıyla yapılan veya bir amaç uğruna topluca girişilen bir işten ayrılanlar zarara uğrarlar.
Sürüyü güden kurdu görür: 
Zor bir işe giren onun bütün sıkıntılarıyla karşılaşabilir.
Sütle giren huy, canla çıkar: 
Kişinin küçükken edindiği huy, ölünceye değin sürer.
Sütten ağzı yanan yoğurdu (ayranı) üfleyerek yer (içer): 
Bir olaydan gerekli dersi alan, sonra uyanık davranır.
Suyun sessizinden, insanın sözsüzünden korkmalı: 
Duygu ve düşüncelerini açığa vurmayan sessiz insan yavaş akan derin su gibi tehlikelidir.