Türkçe Ailesi

  1. Anasayfa
  2. Alfabetik Atasözleri Sözlüğü

Alfabetik Atasözleri Sözlüğü

Ahmet Fatih ERDEM Ahmet Fatih ERDEM -
14784 0

Atasözleri Sözlüğü

Tümü | En yeniler | # A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W X Y Z
Kategori içerisinde 67 kelime var.
E
Ecel geldi cihana, baş ağrısı bahane: 
Herkesin ölümü için bir sebep vardır.
Ecel geldi cihane, baş ağrısı bahane :
Kişinin çok önceden belirlenmiş bir alın yazısı vardır. Bu kurala göre zamanı gelince ölecektir. Bu ölüme bir neden bulunur. Esas sebep o kişinin tanrı katına çağrılmasıdır.
Ecele çare bulunmaz: 
Ölüm dışında, çaresiz gibi görünen her güç işin bir çıkar yolu vardır.
Ecele çare olmaz :
Hayatta her durumun çaresi bulunabilir. Ama ölümü engellemek imkansızdır.
Eceli gelen köpek cami duvarına işer :
Bir toplulukta bütün insanların kutsal saydığı şeyleri kötüleyenler, hiçbir zaman sevilip istenmezler.
Edebi edepsizden öğren: 
Edepsizin yaptığı işlerin yapılmaması gereken işler olduğunu düşünmekle doğru yolu bulmuş, böylece edebi edepsizden öğrenmiş olursun.
Edebi, edepsizden öğren :
Edepsiz kişinin hareketlerini gören, sonuçlarını izleyen kişi, bunların kötülüklerini görür ve yapmamaya çalışır.
Eden bulur, inleyen ölür :
Başkasına kötülük eden kimse en sonunda yaptıklarının cezasını çeker.
Eden bulur, inleyen ölür: 
Nasıl davranırsan öyle karşılık görürsün.
Eğilen baş kesilmez: 
Kusurunu anlayıp özür dileyen kişi bağışlanmalıdır.
Eğreti ata binen tez iner: 
Ödünç alınmış araçlarla girişilen işler çok kez yürütülemez.
Eğreti kuyruk tez kopar: 
Temeli olmayan işlere güvenilmez.
Eğri düzü beğenmez, bu da bizi beğenmez: 
Hiçbir şeyi beğenmeyenlerin de kusurları vardır.
Eğri oturup doğru konuşalım: 
Birisine karşı tutumumuz ne olursa olsun doğruyu söylemeliyiz.
Ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını: 
Bir girişimden iyi sonuç almak isteyen, o işin temelini sağlam kurmalıdır.
Eken biçer, konan göçer: 
Her davranış doğal sonucuna varır; emek verip ekin eken ürün alır, gezerken bir yerde konaklayan oradan kalkarak başka bir yere gider.
Ekmeden biçilmez: 
Emek vermeden beklenen bir sonuca erişilmez.
Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver: 
Verilecek ücret ne kadar çok olursa olsun, her iş uzmanına yaptırılmalıdır.
Ekmeğin büyüğü hamurun çoğundan olur :
Verimin yüksekliği, çalışmanın etkili bir şekilde gerçekleşmesine bağlıdır.
Ekmeğin büyüğü, hamurun çoğundan olur: 
Verimin bol olması, kullanılan malzemenin bol olmasına bağlıdır.
Ekmekle oynayanın ekmeğiyle oynanır: 
İnsanların kazançlarına, rızıklarına engel olanlara bir gün aynı şeyler yapılır.
Ekmekten kaşık olur ama her yoğurdun hakkına değil:
 İyi nitelikli işler kullanılan araç elverişsiz de olsa kolaylıkla yürütülebilir ama her iş elverişsiz araçla yürütülemez.
El el ile, değirmen yel ile: 
İnsanlar bir araya gelmeden yaşayamazlar, birbirlerine yardım etmeden başarıya ulaşamazlar; değirmenin çalışabilmesi için rüzgâr gereklidir.
El el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz: 
Her şey birbirinin üstüne konulamaz, birbiriyle birleştirilemez.
El elden üstündür (ta arşa kadar): 
Bir kimse, kendisinden üstün bir başkasının da olabileceğini bilmelidir.
El eli yıkar, iki el yüzü: 
Bir kişi başka bir kişiye yardım ederse o da bu iyiliğin altında kalmaz, güçlenmiş olarak yardımlara koşar.
El elin aynasıdır: 
Kişi kendi özelliklerini zaman zaman yabancıdan öğrenir.
El elin eşeğini türkü çağırarak arar: 
İnsanın kendi sıkıntı ve sorunlarına başkaları gereken önemi vermez, gerektiği kadar ilgilenmez.
El elin eşeğini yırlaya yırlaya, kendi eşeğini terleye terleye arar: 
İnsanın kendi sıkıntı ve sorunlarına başkaları gereken önemi vermez, gerektiği kadar ilgilenmez.
El elin nesine, gülerek gider yasına: 
Bir kimsenin acısı, başkalarının umurunda değildir.
El eliyle yılan tut, onu da yalan tut: 
Kişi kendi işini kendisi yapmalıdır.
El için ağlayan gözden olur: 
Başkası için yapılacak fedakârlığın bir sınırı vardır.
El için kuyu kazan, evvela kendisi düşer: 
Başkasına tuzak hazırlayan kimse, bu tuzağa ondan önce kendisi düşer.
El kazanı ile aş kaynamaz: 
Önemli bir iş, başkalarının yardımıyla başarılamaz, iş her an yarıda kalabilir.
El öpmekle ağız aşınmaz: 
Çok önemli bir iş için bir kimseye ricada bulunmak hatta yalvarmak gerekirse, yapılır.
El üstünde gömlek eskimez: 
Eğreti olarak alınan şey, dikkatle korunur; bir süre sonra olduğu gibi geri verilir.
El vergisi, gönül sevgisi: 
Bize bir şey verene, armağan edene karşı gönlümüzde sevgi uyanır.
El yumruğu yemeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanır: 
Başkasının gücü karşısında boyun eğmek zorunda kalacağını anlayamamış kimse, kendi gücünün herkese boyun eğdireceğini sanır.
Elçiye zeval olmaz: 
Bir kimseden başka bir kimseye herhangi bir haber ulaştıran, bu aracılığından dolayı sorumlu tutulmaz.
Elin ağzı torba değil ki büzesin: 
Başkalarının söyleyeceklerine engel olamazsınız.
Elmanın dibi göl, armudun dibi yol: 
Dıştan birbirine benzeyen her şeye aynı işlem uygulanamaz, her biri özelliğine göre ayrı bir davranış ister.
Emanet eşeğin yuları gevşek olur: 
Bir kimseye emanet edilen şeyin o kimse tarafından iyi korunmadığı her zaman görülen olaylardandır.
Emanete hıyanet olmaz: 
Emanet olarak bırakılan şeyi titizlikle korumak gereklidir.
Emek olmadan yemek olmaz: 
Yaşayabilmek, harcayabilmek için çalışıp kazanmak gerekir.
Er giden, işine; geç giden, boşuna: 
İşine sabahleyin erken başlayan kimse başarı elde eder.
Erkek arslan arslan da dişi arslan arslan değil mi?: 
Güçlülük ve yüreklilik yalnızca erkeklerde değil kadınlarda da vardır.
Eşeğe altın semer vursalar yine eşektir: 
İnsanlık değerinden yoksun kişi, kılık kıyafetle, makam ve mevkiyle değer kazanmaz.
Eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış: 
Kaba kişinin hoşa gitsin diye söylediği sözler ve yaptığı işler, kaba ve incitici olur.
Eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme; kimi uzun der, kimi kısa: 
Kimseyi ilgilendirmeyen işleri kendi kendine karar verip yapmalısın.
Eşeğin sahibinin dediği yere bağla da varsın kurt yesin: 
Kötü bir sonuç meydana geldiğinde sorumlu olmamak için işi, sahibinin isteğine uygun olarak yap.
Eşek hoşaftan ne anlar (suyunu içer, tanesini bırakır): 
Bilgisiz, görgüsüz kimse ince, güzel şeylerin zevkine varamaz, değerini ölçemez.
Eşek kulağı kesilmekle küheylan olmaz: 
Aslında niteliksiz olan bir şeye ne yapılsa değişmez.
Esirgenen göze çöp batar :
Bir konu üzerine gereğinden fazla yoğunlaşmak, aksilikleri de beraberinde getirebilir.
Eski dost düşman olmaz, yenisinden vefa gelmez: 
Aralarında ufak tefek dargınlıklar olsa bile eski dostlar birbirlerine düşman olmazlar, yeni kazanılan dostlarla arada henüz sıkı bir bağ oluşmadığı için bu durum söz konusu değildir.
Eski düşman dost olmaz: 
Birçok nedenin birbirini izlemesiyle sürüp gelmiş olan eski düşmanlık, dostluğa dönüştürülemez.
Eskiye rağbet (itibar) olsaydı bitpazarına nur yağardı: 
Her şeyin yenisi sevilir.
Et tırnaktan ayrılmaz: 
Yakın hısımlar arasındaki bağ kolay kolay kopmaz.
Etle tırnak arasına girilmez: 
Aile anlaşmazlıklarında bir yanı tutmak doğru değildir.
Etme bulma dünyası: 
Kötülük eden kötülük bulur.
Ev alma, komşu al: 
Komşuluk ilişkileri, iyi bir komşuya sahip olma çok çok önemlidir.
Ev sahibi mülk sahibi, hani nerede bunun ilk sahibi: 
Kişi malını mülkünü kaybederim korkusuyla kendini üzüntüye kaptırmamalı, malı mülkü ile övünmemelidir, zira mal mülk dünyaya ait bir şeydir.
Ev sahibinin bir evi, kiracının bin evi var: 
Evi olan yalnızca kendi evinde oturur, evi olmayan ise beğendiği evde oturur.
Evdeki hesap çarşıya uymaz :
Planlanan durumlar ile ulaşılan sonuç, her zaman aynı olmayabilir.
Evdeki pazar (hesap) çarşıya uymaz: 
Önceden tasarlanan bir iş umulduğu gibi sonuçlanmaz, düşünüldüğü gibi olmaz.
Evimiz bezden, ne umarsın bizden: 
Kendisi yardıma muhtaç olandan yardım beklemek boşuna umutlanmaktır.
Evvel hesap, sonra kasap:
1. Alışverişe çıkan bir kimse para durumunu önceden gözden geçirmelidir. 2. İnsan bir işe girişmeden önce kendi olanaklarını iyi hesaplamalıdır.
Evvela can, sonra canan:
 İnsanlar bencildir, önce kendilerini, sonra yakınlarını düşünürler.