Türkçe Ailesi

  1. Anasayfa
  2. Alfabetik Atasözleri Sözlüğü

Alfabetik Atasözleri Sözlüğü

Ahmet Fatih ERDEM Ahmet Fatih ERDEM -
14785 0

Atasözleri Sözlüğü

Tümü | En yeniler | # A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W X Y Z
Kategori içerisinde 51 kelime var.
M
Mahkeme kadıya mülk değil
: İnsan, yaşamı süresince güçlü makamlara gelebilir. Böyle makamlara gelince etrafındakilere böbürlenmemelidir. Çünkü gün gelecek,bu makamı bırakmak zorunda kalacaktır.
Mahkeme kadıya mülk değil: 
Hiç kimse, bulunduğu kamu hizmetinde ömrünün sonuna kadar kalamaz.
Mal adama hem dost, hem düşmandır :
Mal insanı rahat ve huzurlu yaşattığı için dosttur. Aynı zamanda, zengin olmanın getirdiği tehditlerden dolayı düşmanıdır.
Mal adama hem dost, hem düşmandır: 
Malın insana yararı olduğu gibi zararı da vardır.
Mal canı kazanmaz, can malı kazanır :
İnsanlar fazla kazanacağım diyerek sağlıklarını tehlikeye atmamalıdırlar. Kişi sağlıklı olursa mal kazanması, pek çok kazanması mümkündür. Ama sağlığını kaybederse mal da kazanamaz olur.
Mal canın yongasıdır :
Can her şeyden kıymetlidir. Zorluklarla elde edilen mal da cana yakın değer taşır.
Mal da yalan mülk de yalan, var biraz da sen oyalan: 
Bu dünya gelip geçicidir, mala mülke fazla değer vermemek gerekir.
Mal melameti örter :
Zengin olmak, insanların kusurlarını görmezden gelmelerine yardımcı olur.
Mal melameti örter: 
Zenginlik, kişinin ayıplarını, kusurlarını kapatır.
Malı ongun olanın adı angın olur: 
Malından çok ürün alan kişinin adı her yerde anılır. 
Malın iyisi boğazdan geçer: 
Kişinin, yiyemediği malının bir değeri yoktur.
Malın iyisi suya yakın, daha iyisi eve yakın:
Çiftçinin toprağı suya ne kadar yakınsa değeri o kadar çok olur; bakımı, ürünün güvenliği ve eve kolay taşınabilmesi bakımından toprağın eve yakın olması daha da önemlidir.
Malını yemesini bilmeyen zengin her gün züğürttür :
Züğürt kimse parası olmadığı için zorluk içindedir. Parasını yiyemeyen kimseler ise paraları olduğu halde bu yokluğu çekenlerdir.
Malını yemesini bilmeyen zengin, her gün züğürttür: 
Züğürt, yokluk içinde bulunduğundan yiyemez, varlık içinde olduğu hâlde yiyemeyen de bunun gibidir.
Mart ayı dert ayı: 
Mart ayında havalar sık sık değiştiği için insan kendisini koruyamaz ve hasta olur.
Mart ayı, dert ayı :
Kış ile ilkbahar arasındaki geçiş dönemi olduğu için insanlar hastalıklara daha kolay yakalanırlar.
Mart çıkmadıkça dert çıkmaz: 
Kış hastalıkları, mart sona ermedikçe bitmez.
Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır: 
Mart ayındaki şiddetli soğuklarda insanlar ellerine geçen her şeyi yakmak zorunda kalırlar.
Mart kuruluk, nisan yağmurluk: 
Herkes, ortam ve koşulların işine uygun olmasını bekler veya ister.
Martta yağmaz, nisanda dinmezse sabanlar altın olur: 
Kara kışta kar yağar, martta yağış olmaz, nisanda da çok yağmur yağarsa o yıl bol ürün alınır; çiftçinin yüzü güler.
Maşa varken elini ateşe sokma: 
Başka birine yaptırabileceğin tehlikeli işe kendin girişme.
Mayasız yoğurt tutmaz: 
Çok para kazanabilmek için az da olsa elde bir sermaye olması gerekir.
Mazlumun ahı yerde kalmaz: 
Zulüm gören kimsenin bedduası tutar.
Mazlumun ahı, indirir şahı: 
Zulüm gören kimsenin bedduası tutar.
Meramın elinden bir şey kurtulmaz: 
Bir şey yapmaya azmeden ve ona dört elle sarılan kişi, kesinlikle başarıya ulaşır. 
Merdiven ayak ayak (basamak basamak) çıkılır: 
En yüksek mevkiye yavaş yavaş yükselerek çıkılır.
Merhametten maraz doğar (hasıl olur): 
Kimi kişiler, kendilerine acıyıp iyilik edenlerin başını derde sokarlar veya bu iyiliği kötüye kullanırlar.
Mermer iyi taştan, iyilik iki baştan: 
Birbiriyle ilişkileri bulunan iki kişinin iyi geçinebilmeleri için yalnızca birinin iyi olması yetmez.
Meyve veren ağaç taşlanır: 
Bilgili, hünerli, işinde başarılı olan kimseler kıskanılır, eleştirilir ve işlerini yapmaları zorlaştırılır.
Meyveli ağacı taşlarlar: 
Bilgili, hünerli, işinde başarılı olan kimselere genellikle sataşılır.
Mezar taşı ile övünülmez: 
Kişi, geçmişteki atalarıyla değil, ancak kendi değeri ile övünebilir.
Minare de doğru, ama içi eğri: 
Doğru görünen nice kişiler vardır ki içyüzlerini bilenlerden nasıl düzenbaz oldukları öğrenilir.
Minareyi çalan kılıfını hazırlar: 
Kolay kolay gizlenemeyecek denli büyük bir suç işleyen kişi, bunun ortaya çıkmaması için gereken önlemleri daha önce alır.
Minareyi yaptırmayan yerden bitmiş sanır (bitti beller): 
Değerli, önemli hiçbir iş yapmamış olanlar, yapılmış olan büyük, önemli işleri kendiliğinden oluvermiş sanırlar.
Miras helal, hele (ele) al demişler: 
Miras, alabildiği takdirde mirasçının hakkıdır.
Miri malı balık kılçığıdır, yutulmaz (balık kılçığı gibi boğazda kalır): 
Devlet malını kendine mal etmek çok zordur. Birçok engeller buna olanak vermez. Verse de bu mal rahatça kullanılamaz ve günün birinde hesabı sorulur.
Misafir ev sahibinin (bağlı) kuzusudur: 
Konuk; yemek, gezmek, eğlenmek, yatmak vb. konularda ev sahibinin çizdiği programa uymak zorundadır.
Misafir kısmeti ile gelir: 
Ev sahibi konuğu yük saymaz. Konuğun geldiği evde ya yiyecek bulunur ya da beklenmedik bir yerden o sırada yiyecek gelir. Misafirin kısmetini Tanrı’nın göndermiş olduğuna inanılır.
Misafir on kısmetle gelir; birini yer, dokuzunu (evde) bırakır: 
Tanrı, konuğun yediğinden kat kat fazlasını, konuk ağırlıyor diye, ev sahibine verir.
Misafir umduğunu değil bulduğunu yer: 
Konuk, ev sahibinin kendisine çok şeyler ikram etmesini bekleyebilir ama ev sahibi ancak evinde olanları ikram edebilir.
Misafirin umduğu ev sahibine iki öğün olur: 
Konuk, ne denli gerçekleşebileceğini düşünmeden ev sahibinin kendisine çok şeyler ikram edeceğini umar. Ama bakar ki sofrada umdukları yok.
Misafirin yüzsüzü sahibini ağırlar: 
Kendisinin ağırlanması gereken yüzsüz konuk, ev sahibine yol gösterir gibi ağırlama işini üzerine alır.
Misk yerini belli eder: 
Değerli kişi, nerede olsa varlığını gösterir.
Miyancının kesesi bol olur: 
İki kişi arasında uzlaştırıcılık yapan kimse anlaşmaları kolay olsun diye bir taraf lehine, öbür taraf aleyhine bol keseden fedakârlıkta bulunur. (miyancı: Aracı)
Mızrak çuvala sığmaz (girmez): 
Herkesin gözü önündeki gerçekler örtbas edilemez.
Müft olsun da zift olsun: 
Birçok kimse, bedava bulunca yenmeyecek şeyleri yer; işe yaramayan şeyleri alır.
Mühür kimde ise Süleyman odur :
Bir konuda yetkili kim ise onun sözü geçer.
Mum (çıra) dibine ışık vermez: 
Bir kimse, başkalarına bol bol yaptığı yardımı kendi yakınlarına yapmaz.
Mum yanmayınca pervane dönmez (yanmaz): 
Güzelin yoluna baş koyanların ortaya çıkması için o güzelin görünmesi gerekir.
Mürüvvete endaze olmaz :
Yardımseverliğin ölçüsü olmaz.
Mürüvvetsiz adam, suyu çekilmiş değirmene benzer: 
Cömert olmayan, iyilik yapmaktan hoşlanmayan biri, içinde yaşadığı toplum için bir değer taşımaz.