Atasözleri Sözlüğü
Kategori içerisinde 142 kelime var.
K
Kabahat ölende değil, öldürendedir :
Yapılan her işte karşımızdakini sinirlendirmekten kaçınmalıyız. Karşısındakini söz ve hareketleri ile aşırı tahrik eden kimse, onun hücumlarına karşı çaresiz kalabilir, hatta ölebilir de. Bunun nedeni kendini kaybedip bu cinayeti işleyende değil, onu da o derecede tahrik edip cinayeti işletendedir.
Kaçan balık büyük olur :
Kişi elindeki imkanları iyi ve zamanında kullanmasını bilmelidir. Zamanında kullanamaz ve fırsatı kaçırırsa küçük bir fırsatı büyükmüş gibi gösterir ve boyuna aynı şeyleri söyler. Çünkü fırsatı değerlendirememenin ezikliğini hisseder durur.
Kaçanı kovmazlar, yıkılanı vurmazlar:
Kaçan bir düşmanı kovalayıp ezmeye çalışmak mertliğe yakışmaz, âciz olduğunu göstereni de vurmak insanlık değildir.
Kadı anlatana göre fetva verir :
Herkes bildiğini ve gördüğünü eksiksiz olarak söylemelidir. Çünkü dinleyen,olayı görmeyen kimseler anlatılana göre karar verirler.
Kadı anlatışa göre fetva verir:
Haksız kişi, olayı kendisini haklı gibi göstererek anlatırsa dinleyen ona hak verir.
Kadı ekmeğini karınca yemez :
Kadı, kanunların uygulayıcısı olduğu için kimse onun malına dokunamaz. Sonucunun kötü olacağını bilir. Kadılar hakkın, kanunun ve düzenin temsilcisi oldukları için kimse onların mallarına kötü gözle bakmaz, bakamaz.
Kalbin yolu mideden geçer:
Bir kimsenin sevgisi kazanılmak istendiğinde ona güzel yiyecekler ikram edilmelidir.
Kalın incelene kadar ince süzülür:
Bir hastalık, bir sıkıntı karşısında güçlü gücünden bir parçasını yitirerek zayıflar ama zayıf olan, ölecek duruma gelir.
Kalıp kıyafetle adam adam olmaz:
Gösterişli bir vücut, iyi bir giyim kuşam, kişiye insanlık değeri kazandırmaz.
Kalp kazanır, kaltaban gönenir:
İş becerme yeteneği bulunmayan kişi, düzenbazın kendisine yutturduğu şeyi kazanç sanır.
Kanı kanla yumazlar, kanı suyla yurlar:
Kötülük, kötülük yapılarak düzeltilmez ancak iyilik yapılarak ortadan kaldırılır.
Kar ne kadar çok yağsa yaza kalmaz:
Elverişli bir ortamda çoğalan şeyler, ortam elverişliliğini yitirince yok olur.
Kara yaslanma kar erir, ere yaslanma er ölür:
İnsan başkalarından gelecek olan desteğe çok güvenmemelidir.
Karaman’ın koyunu sonra çıkar oyunu:
Bir şeye tam güvenmeyip ileride ne olacağı konusunda bilgi sahibi olunamadığı durumlarda kullanılan bir söz.
Karaya sabun, deliye öğüt neylesin:
Özü bozuk olan şey, düzeltme çabalarıyla iyi duruma getirilemez.
Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış:
Kardeşler ne kadar geçimsiz olsalar da kötü bir durumda birbirlerine yardım ederler.
Kardeş kardeşin ne öldüğünü ister, ne onduğunu:
Kardeş, kardeşe zarar gelmesini istemez ama onun kendisinden üstün durumda olmasını da kıskanır.
Karga kekliği taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırmış:
Görgüsüz kişi, görgülü kişinin yaptığını yapmaya kalkışırsa beceremez, kendisinin doğal davranışını da yitirir, gülünç duruma düşer.
Karga mandayı babası hayrına bitlemez:
Bir kimse başkasına hizmet ediyorsa bunda kendisinin de çıkarı vardır.
Karı koca bir sözle yakın, bir sözle uzaktır:
Bir kadınla bir erkek, birbirlerine bağlandıklarını bildiren bir sözle karı koca olurlar, böyle bir bağın kalmadığını bildiren bir sözle de yabancı olurlar.
Karınca, zevali gelince kanatlanır:
Kişi durumunun gereklerine aykırı taşkınlıklarda bulunursa artık düşecek demektir.
Karıncadan ibret al, yazdan kışı karşılar:
Kişi çalışıp kazanabildiği zamanı boş geçirmemeli, çalışamayacağı günler için geçimini sağlayacak varlık edinmelidir.
Kartala bir ok değmiş, yine kendi yeleğinden:
Bir kimseye en büyük kötülüğü kendisine çok yakın olanlar yapar.
Kasap et derdinde, koyun can derdinde:
Bir kişi önemli bir kaybından dolayı çırpınıp kıvranırken başka bir kişi bu durumdan ne kadar çok yararlanabileceğini düşünür.
Kaymağı seven mandayı yanında taşır:
Sevdiği şeyden yoksun kalmak istemeyen kişi, onu sağlayacak araçları eli altında bulundurmalı ve bunun için gereken sıkıntılara katlanmalıdır.
Kaynayan kazan kapak tutmaz:
İçten içe, gizlice gelişen olaylar veya duygular bir yerde patlak verir.
Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez:
Büyük çıkarlar beklenen durumlarda küçük fedakârlıklar yapılmalıdır.
Kazma elin kuyusunu, kazarlar kuyunu:
Sen başkasına kötülük yapma yolunu tutarsan başkası da sana kötülük yapma yolunu tutar.
Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur:
Gözü doymayan hırslı insanlar küçük bir çıkar için bütün varlığını tehlikeye atar.
Kedi yetişemediği (uzanamadığı) ciğere pis (murdar) dermiş:
Kişi, elde edemediği şeyi istemiyormuş, beğenmiyormuş gibi görünür.
Kedinin boynuna ciğer asılmaz:
Bir kimseye, kullanıp zarar vereceği, kendine mal edip ortadan kaldıracağı şey emanet edilmez.
Kedinin gideceği samanlığa kadar:
Uygunsuz iş yapan kişi, ne kadar kaçarsa kaçsın, gideceği yer bellidir, kısa zamanda yakayı ele verir.
Kedinin kabahatini önüne koyarlar, öyle döverler:
Cezalandırılan kimse suçunun ne olduğunu bilmelidir ki o suçu bir daha işlemesin.
Kedinin kanadı olsaydı, serçenin adı kalmazdı:
Saldırganlar istediklerini yapabilecek durumda olsalardı, zayıfları kolaylıkla ortadan kaldırır, bol bol çıkarlarını sağlarlardı.
Kediyi sıkıştırırsan üstüne atılır:
Senden çekinen, korkan kişi, çok sıkıştırırsan sana karşı gelir.
Kefen alacak adam yüzünden belli olur:
Bir kimsenin herhangi bir eyleme girişeceği, o eyleme girişmesini zorunlu kılan durumlardan anlaşılır.
Kel başa şimşir tarak:
Birçok gereksinimi varken gereksiz özenti ve gösterişle uğraşanlar için kullanılan bir söz.
Kel ilaç bilse kendi başına sürer:
Kendi işini halledemeyen kişiden aynı durum için yardım alınamaz.
Kel ölür, sırma saçlı olur; kör ölür, badem gözlü olur:
Bir kimse veya bir şey yok olduğunda değer kazanır.
Kel yanında kabak anılmaz:
Bir kişinin yanında, uzaktan da olsa onun kusurunu hatırlatabilecek sözler söylemekten çekinilmelidir.
Kimin arabasına binerse onun türküsünü çağırır:
Çıkar sağladığı kimsenin hoşuna gidecek biçimde davranan dönek ve dalkavuk kimseler için kullanılan bir söz.
Kimin ki bağı var, yüreğinde dağı var:
Malı, mülkü veya evladı olanlar kaygı ve tasadan uzak olamazlar.
Kiminin parası, kiminin duası:
Bir iş yapılırken veya yapıldıktan sonra kiminden para, kiminden dua alınabilir.
Kimseden kimseye hayır yok (gelmez):
İnsan, yapacağı işte başkasının yardımına güvenirse hayal kırıklığına uğrar.
Kişi arkadaşından bellidir:
Bir kimsenin nasıl bir kişi olduğunu öğrenmek isteyen, arkadaşının kimliğine bakmalıdır.
Kırk gün taban eti, bir gün av eti:
Avcılar bir av avlayabilmek için dağ demez, taş demez, günlerce taban teperler.
Kırlangıcın zararını biberciden sor:
Kırlangıç, bibere çok düşkün olduğundan onun ne kadar zararlı bir yaratık olduğunu ancak biberci bilir.
Kısmet ise gelir Hint’ten, Yemen’den, kısmet değilse ne gelir elden:
Tanrı bir şeyi size kısmet etmişse o mutlaka size gelir, kısmet etmemişse yapacak bir şey yoktur.
Kısmetinde ne varsa kaşığında o çıkar:
Kişi ne kadar çabalarsa çabalasın alın yazısındaki şeye ulaşır.
Kısmetsiz köpek, sabaha karşı uyuyakalır:
Kendisine kısmet verilmemiş olan yaratık, yararlanılacak şeyi elde etmek kolaylaştığı zaman, başka bir işle uğraştığı için bundan yoksun kalır.
Komşu boncuğunu çalan gece takınır:
Hırsızlık malı, sahibinin göremeyeceği yer ve zamanda kullanılır.
Komşu ekmeği komşuya borçtur:
Komşunuz size bir ikramda bulunur, bir şey armağan ederse siz de ona ikramda bulunmalı, armağan vermelisiniz.
Komşu komşunun külüne (tütününe) muhtaçtır:
Komşular en küçük şey için bile birbirlerine muhtaçtırlar.
Komşuda pişer, bize de düşer:
İnsanların, çevresindekilerin kazancından yararlanma umudunu anlatan bir söz.
Köpek bile yal yediği kaba pislemez:
Köpek bile yem yediği kaba saygılı davranırken insanın geçimini sağlayan yere, kendisine bu geçimi hazırlayan kimseye kötülük etmesi düşünülemez.
Köpek ekmek veren (yediği) kapıyı tanır:
Köpek bile kendisini besleyen yeri bilir, davranışlarıyla duygularını belli eder, insan da bundan ders almalı, gördüğü iyiliği unutmamalıdır.
Köpek sahibini ısırmaz:
Kişi ne kadar aşağılık olursa olsun, kendini benimseyip koruyana kötülük etmez.
Köpek suya düşmeyince yüzmeyi öğrenmez:
Kişi, bir tehlike karşısında her yerden umudu kesilip kendine güvenmekten başka çare kalmadığını anlamadıkça kurtuluş yolunu bulamaz.
Köpekle dalaşmaktan çalıyı dolaşmak yeğdir:
Edepsiz kimse ile uğraşmamak için onun bulunduğu yerden uzaklaşmak gerekir.
Korkak bezirgân ne kâr eder ne zarar (ziyan):
İş yapmaya korkan tüccar, kendisini zarardan korur ancak kazanç da sağlayamaz.
Korkulu rüya (düş) görmektense uyanık yatmak evladır (yeğdir):
Tehlikeli bir işe girişmektense o işin sağlayacağı kazançtan vazgeçmek daha iyidir.
Körler memleketinde şaşılar padişah olur:
Hepsi bilgisiz olan bir çevrede azıcık bilgisi bulunan başa geçer.
Körler memleketinde tek gözlü kraldır:
Hepsi bilgisiz olan bir çevrede azıcık bilgisi bulunan başa geçer.
Körün yanına varırsan, sen de bir gözünü kapa:
Birtakım eksiklikleri bulunan bir kimsenin yanında ona eksikliğini sezdirip onu mutsuz edecek davranışlardan kaçınılmalıdır.
Kötü komşu insanı hacet (mal) sahibi eder:
Kötü komşu kendisinden emanet olarak istenen şeyi vermez, emanet isteyen de gidip o şeyden satın alır.
Kötülük her kişinin kârı, iyilik er kişinin kârı:
İyiliğe karşı iyiliği herkes yapabilir, önemli olan kötülüğe karşı iyilik yapabilmektir.
Koyun can derdinde, kasap yağ derdinde:
Bir kişi önemli bir kaybından dolayı çırpınıp kıvranırken başka bir kişi bu durumdan ne kadar çok yararlanabileceğini düşünür.
Koyun güden kurdu görür:
Görevini yaparken gereken dikkati gösteren kişi, doğabilecek sorunları sezer.
Koyunu yüze yetir, el onu bine yetirir:
Kimi insan, başkaları hakkında abartarak konuşmaya bayılır. (yetirmek: Ulaştırmak.)
Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman çelebi derler :
Bir şeyin çok kıymetlisi bulunmazsa daha aşağı değerde olan kıymet ve itibar kazanır.
Koyunun bulunmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler:
İstenilen nitelikteki şey bulunamadığında onun daha düşük nitelikte olanına da razı olunur.
Kurt kocayınca köpeğin maskarası olur:
Güç ve yeteneğini yitiren insan, basit ve kendini bilmezlerce aşağılanır.
Kurt köyünü (tüyünü) değiştirir, huyunu değiştirmez:
Kötü kimse yer yurt değiştirse de kötü huylarını değiştirmez.
Kurtla görüşürsen köpeği yanından ayırma:
Saldırgan biriyle karşılaşacak olan kişi, kendisini koruyacak önlemler almalıdır.
Kurtla ortak olan tilkinin hissesi, ya tırnaktır ya bağırsak:
Ortağı güçlü ve hileci olan kimse ortağının kendisine vereceği işe yaramaz paya razı olmak zorundadır.
Kuru gayret çarık eskitir:
Bir iş rastgele bir çabayla değil amaca doğru planlı bir biçimde yürümekle başarılır.
Kuru laf karın doyurmaz :
Bir gayret göstermeden, bir yatırım yapmadan yalnızca boş sözlerle başarı elde etmek mümkün değildir.
Kurunun yanında yaş da yanar:
Beğenilmeyen tutumlarından dolayı cezalandırılan kişiler yanında suçsuzlar da suçlular gibi hırpalanırlar.
Kuş kanadına kira istemez:
Kişi, kendi işi için zaten harcayacağı çabadan dolayı başkasından karşılık beklemez.
Kuş vardır eti yenir, kuş vardır et yedirilir:
Öyle kişiler vardır ki acımadan en ağır işte kullanılır, öyle kişiler de vardır ki iş gördürmek şöyle dursun onlara hizmet edilir.
Kuşa süt nasip olsa anasından olurdu:
1. Yaradılışı bir şeyden yararlanmasına elverişli olmayan kişi ne kadar çabalasa o şeyden yararlanamaz. 2. Kişi en yakınından sağlayamadığı faydayı başkasından hiç sağlayamaz.
Kuşkulu uyku evin bekçisidir:
Ufak bir tıkırtıdan uyanacak kadar hafif uyuyan ve tetikte olan kimse evin bekçiliğini iyi yapıyor demektir.
Kuşu kuşla avlarlar:
Elde edilmek istenen kimse, daha önce elde edilmiş kimse aracılığıyla tuzağa düşürülür.