Türkçe Ailesi

  1. Anasayfa
  2. Alfabetik Atasözleri Sözlüğü

Alfabetik Atasözleri Sözlüğü

Ahmet Fatih ERDEM Ahmet Fatih ERDEM -
14804 0

Atasözleri Sözlüğü

Tümü | En yeniler | # A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W X Y Z
Kategori içerisinde 91 kelime var.
H
Hacı hacı olmaz gitmekle Mekke’ye, dede dede olmaz gitmekle tekkeye: 
Bir işi görünüşte ve biçimsel olarak yapmakla o iş gerçekten yapılmış ve sonuç elde edilmiş olmaz.
Hacı hacıyı Mekke'de bulur :
Aynı düşüncede olan insanlar, ayrı ayrı davransalar bile bir gün aynı yolda buluşurlar. Kendilerine ait yolda veya yerde buluşurlar, birbirlerini bulurlar.
Hacı Mekke'de, derviş tekkede :
İnsanlar yetişme şekillerine göre kendilerine uygun bir ortamda yaşarlarsa mutlu olabilirler. Yoksa ömürleri sıkıntı içinde geçer. Bulundukları yerde sevilmez ve istenmezler
Haddini bilmeyene bildirirler :
Yetkili olmadığı konularda ahkam kesenler, hak ettikleri durumlarla mutlaka karşılaşırlar.
Hak deyince akan sular durur :
Anlaşmazlıklarda doğruluk, dürüstlük, tarafsızlık, hakkaniyet yolundan hareket edilirse kimsenin söyleyecek bir sözü, eleştirisi kalmaz.
Hak deyince akan sular durur: 
Bir anlaşmazlıkta adalet, tarafsızlık, hakkaniyet devreye girdiğinde kimsenin söyleyecek sözü kalmaz.
Hak doğrunun yardımcısıdır :
Tanrı, doğru olana yaptıklarının mükafatını mutlaka verir. Doğru kimseler ilk planda başarısız gibi görünseler de tutumlarını devam ettirdikleri sürece başarıya ulaşacaklardır.
Hak yerini bulur (yerde kalmaz): 
Haksızlık er geç ortaya çıkar.
Haklı söz, haksızı Bağdat’tan çevirir: 
Doğru söz, yanlış yolda çok ilerlemiş kişiyi bile yola getirir.
Hâl hâlin yoldaşıdır: 
Aynı durumdaki kimseler, birbirlerinin hâlini daha iyi anlarlar.
Hamala semeri yük olmaz:
 İnsana kendi işi ağır gelmez.
Hamama giren terler: 
Bir işe girişen, o işin güçlüklerini veya masraflarını göze almalıdır.
Hangi dağda kurt öldü?: 
Birisinden beklenmeyen bir davranış görüldüğünde şaşma ve sitem bildirmek için kullanılan bir söz.
Hangi gün vardır akşam olmadık: 
Sona ermeyecek hiçbir iyi durum, yıldızı sönmeyecek hiçbir ünlü yoktur.
Haramın temeli olmaz: 
Haram kazanç, bir işe yaramadan telef olur gider.
Haramzade pazar bozar, helalzade pazar yapar: 
Sütü bozuk kişi, iki kimsenin arasını açar, anlaşmalarına engel olur; soylu kişi ise arabuluculuk yapar, anlaşmalarına yardım eder.
Harman (harmanını) yakarım diyen orağa yetişmemiş: 
Başkasına kötülük yapmayı tasarlayan kimse, kötülüğünü yapmaya fırsat bulmadan cezasını görür.
Harman döven öküzün ağzı bağlanmaz: 
Çalışanın emeğinin karşılığı verilmelidir.
Harman dövmek keçinin işi değil: 
Önemli işler herkese yaptırılmaz.
Harman sonu dervişlerindir: 
Herkesin bol bol yararlandığı şeylerin artakalanından alçak gönüllüler yararlanır.
Harman yel ile, düğün el ile: 
Her işin gerçekleşmesi birtakım koşulların bulunmasına bağlıdır.
Hasta ol benim için, öleyim senin için: 
Kişi kendisi için bir fedakârlıkta bulunan kimseye karşı sırası geldiğinde daha büyük fedakârlıkta bulunur.
Hasta olmayan, sağlığın kadrini bilmez: 
İnsanlar sağlığın değerini ancak hastalıkta acı çekip iyileştikten sonra anlarlar.
Hastaya bakmaktan hasta olması yeğdir: 
Ağır bir hastaya bakmak o denli güçtür ki, kimi zaman hasta olmak bundan daha kolay görünür.
Hastaya döşek sorulmaz: 
Bir kişiye, onsuz yapamayacağı belli olan bir şeyin gerekli olup olmadığı sorulmaz.
Hatasız kul olmaz: 
İnsan yanılmamak için ne kadar dikkat ederse etsin yine yanılır.
Haydan gelen huya gider: 
Kolay ve emeksiz kazanılan şeyler elden kolay çıkar.
Hayır dile komşuna, hayır gele başına: 
Sen başkaları için iyi şeyler dile ve yap ki başkaları da senin için iyi şeyler dilesin, yapsın.
Hayırlı evlat neylesin malı, hayırsız evlat neylesin malı: 
Çocuk akıllı ise babasından mal kalsın diye beklemez, malı kendisi kazanır; akılsızsa babası ne kadar çok mal bırakırsa bıraksın, değerini bilmez ve onu kısa zamanda bitirir.
Hayvan yularından, insan ikrarından (sözünden) tutulur: 
Yularından tutulan hayvan başka yöne sapamadığı gibi insan da söylediği sözün dışına çıkamaz.
Hayvanın alacası dışında, insanın alacası içinde: 
Hayvanların işe yarayıp yaramayacakları görünüşlerinden belli olur ancak insanların kötü huylu olup olmadıkları dışarıdan anlaşılamaz.
Hazıra dağlar dayanmaz: 
Sürekli harcama, en büyük birikimleri bile eritir.
Hekimden sorma, çekenden sor: 
Bir sıkıntının acısını ancak onu çeken bilir.
Hekimsiz, hâkimsiz memlekette oturma: 
Sağlığın güvencesi hekim, toplumun güvencesi hâkimdir, bu iki güvencenin bulunmadığı yerde yaşamak zordur.
Helal kazanç ile pilav yenmez :
Doğrulukla ve ahlakla elde edilen kazanç, insanı kısa yoldan zengin etmeye yetmez.
Helalzade barıştırır, haramzade karıştırır: 
Sütü bozuk kişi, iki kimsenin arasını açar, anlaşmalarına engel olur; soylu kişi ise arabuluculuk yapar, anlaşmalarına yardım eder.
Her ağaç kökünden kurur (çürür): 
Bir topluluğun dayandığı temel bozulursa o topluluk bozulur.
Her ağacın meyvesi olmaz: 
Dıştan başarılı, üretken gibi görülen herkes gerçekte öyle olmayabilir.
Her ağaçtan kaşık olmaz: 
Özelliği olan bir iş için sıradan birisi kullanılamaz.
Her çok azdan olur: 
Çoğu elde etmek için azları biriktirmek gerekir.
Her dağın derdi kendine göre: 
Herkesin kendi durumuna bağlı olarak sorunları vardır.
Her damardan kan alınmaz: 
Herkesten yardım istenmez, istense de alınamaz.
Her deliğe elini sokma, ya yılan çıkar ya çıyan: 
Sonunu düşünmeden sana zararı dokunma olasılığı bulunan davranışlarda bulunma.
Her düşüş, bir öğreniş: 
Kişi her yanlış davranışının acı sonucundan bir ders almalıdır.
Her firavunun bir Musa’sı çıkar: 
İnsanı, zalimce davranan birinden kurtaracak bir kimse her zaman bulunur.
Her gönülde bir arslan yatar: 
Herkesin kendine göre büyük bir emeli vardır.
Her gün baklava börek yense bıkılır: 
Hep aynı şeyle uğraşmak insana bıkkınlık verir.
Her gün bir olmaz: 
Bir günün işleri, durumları, şartları başka bir gününkine uymaz.
Her gün papaz pilav yemez:
1. Bir insanı hep aynı hileyle kandıramazsın. 2. İnsan zaman zaman değişiklik ister. 3. Her zaman aynı fırsat ele geçmez.
Her güzelin bir kusuru vardır: 
Her iyi şeyin hoşa gitmeyen bir yönü, her güzelin kusurlu bir tarafı vardır.
Her horoz kendi çöplüğünde öter: 
Herkes ancak kendi çevresinde bir değer taşır ve sözünü orada geçirebilir.
Her işin (şeyin) başı sağlık: 
İnsanın yapacağı her şey vücut sağlığına bağlıdır.
Her işte bir hayır vardır: 
Kişi, kötümserliğe kapılmamak için olup biten her işi hayra yormalıdır.
Her kaşığın kısmeti bir olmaz: 
Herkesin talihi, kazancı bir değildir.
Her kimin bağı var, yüreğinde dağı var: 
Malı, mülkü veya evladı olanlar kaygı ve tasadan uzak olamazlar.
Her koyun kendi bacağından asılır: 
Herkes kendi davranışlarından sorumludur, herkes hatasının cezasını kendisi çeker.
Her kuşun eti yenmez: 
Herkes zorbalığa boyun eğmez, buna karşı gelecekler de çıkar.
Her sakaldan bir tel çekseler köseye sakal olur: 
Herkes biraz fedakârlık etse bir yoksul perişanlıktan kurtulur.
Her şeyin vakti var, horoz bile vaktinde öter: 
Her şey zamanında yapılmalıdır.
Her şeyin yenisi, dostun eskisi:
 Dostluk eskidikçe güç ve değer kazanır.
Her şeyin yokluğu yokluktur:
 İnsana gerekli olan şey küçük ve değersiz de olsa yokluğunda kendini belli eder.
Her taş baş yarmaz: 
Korkulan her şey tehlikeli değildir.
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır: 
Herkesin kendine özgü bir çalışma yöntemi, bir iş yapma biçimi vardır.
Her yokuşun bir inişi, her inişin bir yokuşu vardır: 
Hayat boyunca yükselme, düşme vb. durumlar birbirinin ardından gelebilir.
Her zaman gemicinin istediği rüzgâr esmez: 
Olaylar herkesin istediği biçimde meydana gelmez.
Her ziyan bir öğüttür: 
Kişi, uğradığı her zarardan bir ders alır.
Herkes aklını pazara çıkarmış, yine kendi aklını almış: 
İnsanlar kendi akıllarını başkalarının aklından üstün görürler.
Herkes bildiğini okur: 
Başkaları ne söylerse söylesin, herkes kendi düşünüşüne göre iş yapar.
Herkes davul çalar ama çomağı makama uyduramaz: 
Herkes iş yapar ama o işin gerektirdiği ustalığı gösteremez.
Herkes ektiğini biçer:
 Nasıl davranırsan öyle karşılık görürsün.
Herkes evinde ağadır: 
Herkesin kendi evinde, kendi çevresinde saygınlığı vardır.
Herkes gider Mersin’e, biz gideriz tersine: 
Bir işin bilerek ters yapıldığını, yolunda yapılmadığını anlatır.
Herkes kaşık yapar ama sapını ortaya (doğru) getiremez: 
Herkes bir iş yapar ancak istenildiği kadar güzel ve kusursuz olmaz.
Herkes kendi ayıbını bilmez: 
İnsan kendi kusurunu göremez, bilemez.
Herkes kendi ölüsü için ağlar: 
Hiç kimse başkasının acısını içinde duymaz, onun yüreğini sızlatan ancak kendi acısıdır.
Herkes ne ederse kendine eder: 
Nasıl davranırsan öyle karşılık görürsün.
Herkesin ağzı torba değil ki büzesin: 
Başkalarının söyleyeceklerine engel olamazsınız.
Herkesin aklı bir olsa koyuna çoban bulunmaz: 
Herkes aynı şeyi bilse ve yapabilseydi, geri kalan işleri yapacak kimse bulunamazdı.
Herkesin arşınına göre bez vermezler: 
Genel kurallar herkesin istek ve gereksinimine göre bozulamaz.
Herkesin bir derdi var, değirmencininki su: 
Herkesin kendi yaşayışı ile ilgili bir derdi vardır, bir kişinin derdi ötekininkine benzemez.
Herkesin ettiği yoluna gelir: 
Bir kimse başkasına ne yaparsa kendisi de aynı şeyle karşılaşır.
Herkesin geçtiği köprüden sen de geç: 
Herkesin tuttuğu yoldan sen de git.
Herkesin gönlünde bir aslan yatar: 
Herkesin kendine göre büyük bir emeli vardır.
Herkesin hamuru ekmeğine göredir: 
Bir iş için yapılacak hazırlık, gereksinim ölçüsünde olmalıdır.
Herkesin tenceresi kapalı kaynar: 
Bir kimsenin durumu, içinde bulunduğu yaşayış şartları başkalarınca gereği gibi bilinemez.
Herkesin yorulduğu yere han yapılmaz: 
Genel kurallar herkesin istek ve gereksinimine göre bozulamaz.
Hırsıza kilit olmaz: 
Kötü bir iş yapmaya kararlı olan kişiyi önlemek için alınacak tedbirler yararsızdır.
Horoz ölür, gözü çöplükte kalır :
Uzun süre yaşanan mekanların unutulması kolay olmaz.
Horozu çok olan köyde sabah geç olur:
 Karışanı çok olan işlerden sonuç güç alınır.
Huy canın altındadır: 
İnsanı alışkanlıklarından, huylarından vazgeçirmek mümkün değildir.
Huylu huyundan vazgeçmez :
Kişilik, uzun bir zaman diliminde oluştuğu için ani değişikliklere müsait değildir.