Atasözleri Sözlüğü
Kategori içerisinde 91 kelime var.
H
Hacı hacı olmaz gitmekle Mekke’ye, dede dede olmaz gitmekle tekkeye:
Bir işi görünüşte ve biçimsel olarak yapmakla o iş gerçekten yapılmış ve sonuç elde edilmiş olmaz.
Hacı hacıyı Mekke'de bulur :
Aynı düşüncede olan insanlar, ayrı ayrı davransalar bile bir gün aynı yolda buluşurlar. Kendilerine ait yolda veya yerde buluşurlar, birbirlerini bulurlar.
Hacı Mekke'de, derviş tekkede :
İnsanlar yetişme şekillerine göre kendilerine uygun bir ortamda yaşarlarsa mutlu olabilirler. Yoksa ömürleri sıkıntı içinde geçer. Bulundukları yerde sevilmez ve istenmezler
Haddini bilmeyene bildirirler :
Yetkili olmadığı konularda ahkam kesenler, hak ettikleri durumlarla mutlaka karşılaşırlar.
Hak deyince akan sular durur :
Anlaşmazlıklarda doğruluk, dürüstlük, tarafsızlık, hakkaniyet yolundan hareket edilirse kimsenin söyleyecek bir sözü, eleştirisi kalmaz.
Hak deyince akan sular durur:
Bir anlaşmazlıkta adalet, tarafsızlık, hakkaniyet devreye girdiğinde kimsenin söyleyecek sözü kalmaz.
Hak doğrunun yardımcısıdır :
Tanrı, doğru olana yaptıklarının mükafatını mutlaka verir. Doğru kimseler ilk planda başarısız gibi görünseler de tutumlarını devam ettirdikleri sürece başarıya ulaşacaklardır.
Haklı söz, haksızı Bağdat’tan çevirir:
Doğru söz, yanlış yolda çok ilerlemiş kişiyi bile yola getirir.
Hangi dağda kurt öldü?:
Birisinden beklenmeyen bir davranış görüldüğünde şaşma ve sitem bildirmek için kullanılan bir söz.
Hangi gün vardır akşam olmadık:
Sona ermeyecek hiçbir iyi durum, yıldızı sönmeyecek hiçbir ünlü yoktur.
Haramzade pazar bozar, helalzade pazar yapar:
Sütü bozuk kişi, iki kimsenin arasını açar, anlaşmalarına engel olur; soylu kişi ise arabuluculuk yapar, anlaşmalarına yardım eder.
Harman (harmanını) yakarım diyen orağa yetişmemiş:
Başkasına kötülük yapmayı tasarlayan kimse, kötülüğünü yapmaya fırsat bulmadan cezasını görür.
Harman sonu dervişlerindir:
Herkesin bol bol yararlandığı şeylerin artakalanından alçak gönüllüler yararlanır.
Hasta ol benim için, öleyim senin için:
Kişi kendisi için bir fedakârlıkta bulunan kimseye karşı sırası geldiğinde daha büyük fedakârlıkta bulunur.
Hasta olmayan, sağlığın kadrini bilmez:
İnsanlar sağlığın değerini ancak hastalıkta acı çekip iyileştikten sonra anlarlar.
Hastaya bakmaktan hasta olması yeğdir:
Ağır bir hastaya bakmak o denli güçtür ki, kimi zaman hasta olmak bundan daha kolay görünür.
Hastaya döşek sorulmaz:
Bir kişiye, onsuz yapamayacağı belli olan bir şeyin gerekli olup olmadığı sorulmaz.
Hayır dile komşuna, hayır gele başına:
Sen başkaları için iyi şeyler dile ve yap ki başkaları da senin için iyi şeyler dilesin, yapsın.
Hayırlı evlat neylesin malı, hayırsız evlat neylesin malı:
Çocuk akıllı ise babasından mal kalsın diye beklemez, malı kendisi kazanır; akılsızsa babası ne kadar çok mal bırakırsa bıraksın, değerini bilmez ve onu kısa zamanda bitirir.
Hayvan yularından, insan ikrarından (sözünden) tutulur:
Yularından tutulan hayvan başka yöne sapamadığı gibi insan da söylediği sözün dışına çıkamaz.
Hayvanın alacası dışında, insanın alacası içinde:
Hayvanların işe yarayıp yaramayacakları görünüşlerinden belli olur ancak insanların kötü huylu olup olmadıkları dışarıdan anlaşılamaz.
Hekimsiz, hâkimsiz memlekette oturma:
Sağlığın güvencesi hekim, toplumun güvencesi hâkimdir, bu iki güvencenin bulunmadığı yerde yaşamak zordur.
Helal kazanç ile pilav yenmez :
Doğrulukla ve ahlakla elde edilen kazanç, insanı kısa yoldan zengin etmeye yetmez.
Helalzade barıştırır, haramzade karıştırır:
Sütü bozuk kişi, iki kimsenin arasını açar, anlaşmalarına engel olur; soylu kişi ise arabuluculuk yapar, anlaşmalarına yardım eder.
Her deliğe elini sokma, ya yılan çıkar ya çıyan:
Sonunu düşünmeden sana zararı dokunma olasılığı bulunan davranışlarda bulunma.
Her firavunun bir Musa’sı çıkar:
İnsanı, zalimce davranan birinden kurtaracak bir kimse her zaman bulunur.
Her gün papaz pilav yemez:
1. Bir insanı hep aynı hileyle kandıramazsın. 2. İnsan zaman zaman değişiklik ister. 3. Her zaman aynı fırsat ele geçmez.
Her güzelin bir kusuru vardır:
Her iyi şeyin hoşa gitmeyen bir yönü, her güzelin kusurlu bir tarafı vardır.
Her horoz kendi çöplüğünde öter:
Herkes ancak kendi çevresinde bir değer taşır ve sözünü orada geçirebilir.
Her kimin bağı var, yüreğinde dağı var:
Malı, mülkü veya evladı olanlar kaygı ve tasadan uzak olamazlar.
Her koyun kendi bacağından asılır:
Herkes kendi davranışlarından sorumludur, herkes hatasının cezasını kendisi çeker.
Her sakaldan bir tel çekseler köseye sakal olur:
Herkes biraz fedakârlık etse bir yoksul perişanlıktan kurtulur.
Her şeyin yokluğu yokluktur:
İnsana gerekli olan şey küçük ve değersiz de olsa yokluğunda kendini belli eder.
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır:
Herkesin kendine özgü bir çalışma yöntemi, bir iş yapma biçimi vardır.
Her yokuşun bir inişi, her inişin bir yokuşu vardır:
Hayat boyunca yükselme, düşme vb. durumlar birbirinin ardından gelebilir.
Herkes aklını pazara çıkarmış, yine kendi aklını almış:
İnsanlar kendi akıllarını başkalarının aklından üstün görürler.
Herkes davul çalar ama çomağı makama uyduramaz:
Herkes iş yapar ama o işin gerektirdiği ustalığı gösteremez.
Herkes gider Mersin’e, biz gideriz tersine:
Bir işin bilerek ters yapıldığını, yolunda yapılmadığını anlatır.
Herkes kaşık yapar ama sapını ortaya (doğru) getiremez:
Herkes bir iş yapar ancak istenildiği kadar güzel ve kusursuz olmaz.
Herkes kendi ölüsü için ağlar:
Hiç kimse başkasının acısını içinde duymaz, onun yüreğini sızlatan ancak kendi acısıdır.
Herkesin aklı bir olsa koyuna çoban bulunmaz:
Herkes aynı şeyi bilse ve yapabilseydi, geri kalan işleri yapacak kimse bulunamazdı.
Herkesin arşınına göre bez vermezler:
Genel kurallar herkesin istek ve gereksinimine göre bozulamaz.
Herkesin bir derdi var, değirmencininki su:
Herkesin kendi yaşayışı ile ilgili bir derdi vardır, bir kişinin derdi ötekininkine benzemez.
Herkesin tenceresi kapalı kaynar:
Bir kimsenin durumu, içinde bulunduğu yaşayış şartları başkalarınca gereği gibi bilinemez.
Herkesin yorulduğu yere han yapılmaz:
Genel kurallar herkesin istek ve gereksinimine göre bozulamaz.