Türkçede toplam 8 adet sözcük türü bulunmaktadır:
- İsim (Ad) 5) Bağlaç
- Zamir (Adıl) 6) Ünlem
- Sıfat (Önad) 7) Fiil (Eylem)
- Edat (İlgeç) 8) Zarf (Belirteç)
1.İSİM (AD)
Varlıkları, kavramları, duygu ve düşünceleri, çeşitli durumları karşılayan sözcüklere isim (ad) denir. İsimleri aşağıdaki tabloda verilen başlıklar altında inceleyebiliriz.
- VARLIKLARA VERİLİŞLERİNE GÖRE
A1) Özel İsim
Tek olan, diğer varlıklara benzemeyen varlıkları karşılayan isimlere özel isim denir. Bu isimler, varlıklara sonradan verilmiştir ve söylendiği zaman onu tanımamızı sağlar.
Örnek:
- Kişi isimleri: Mustafa Kemal Atatürk, Cem Yılmaz, Arda Turan, Zeki Müren…
- Hayvanlara verdiğimiz isimler: Boncuk, Minnoş, Çomar…
- Kıta, devlet, millet isimleri: Avrupa, Asya, Türkiye, Japonya, Fransız…
- Bölge, şehir, ilçe, cadde vb. isimleri: Ege Bölgesi, İzmir, Konak, Vatan Caddesi…
- Dil, din, mezhep isimleri: Türkçe, İngilizce, İslamiyet, Hristiyanlık…
- Eser (kitap, dergi, gazete vb.) isimleri: Nutuk, Bilim Çocuk, Hürriyet…
- Göl, deniz, dağ, tarihi yapı isimleri: Van Gölü, Ege Denizi, Erciyes Dağı, Anıtkabir…
- Kurum, dernek, işletme isimleri: Türk Dil Kurumu, Kızılay, İzmir Atatürk Lisesi, Güven Bakkal, Şifa Eczanesi…
Not: Özel isimlerin ilk harfleri daima büyük yazılır.
Not: Özel isimlere getirilen çekim ekleri kesme işareti ile ayrılır.
Not: Özel isimlere gelen yapım ekleri ve yapım eklerinden sonra gelen çekim ekleri kesme işareti ile ayrılmaz! (Örnek: Türkçenin, Ankaralı…)
A2) Cins İsim (Tür İsmi)
Aynı türden varlık ve kavramların ortak ismine cins isim denir.
Örnek: Masa, çiçek, bal, koku, gürültü, bilgisayar, ev, öğrenci, akarsu, parfüm…
- VARLIKLARIN OLUŞLARINA GÖRE
B1) Somut İsim
Beş duyu organımızdan en az biriyle algılayabildiğimiz varlıkları karşılayan isimlere somut isim denir.
Örnek:
- Tatma: Acı, tatlı, ekşi, tuzlu…
- Koklama: Koku, parfüm, esans…
- İşitme: Ses, çığlık, çatırtı, gürültü…
- Dokunma: Yumuşak, sert, soğuk, sıcak…
- Görme: Dağ, akarsu, masa…
B2) Soyut İsim
Beş duyu organımızdan hiçbiriyle algılayamadığımız varlıkları karşılayan isimlere soyut isim denir.
Örnek: Hayal, rüya, sevgi, özlem, korku, kaygı, adalet, mutluluk, bilgi, günah, iyilik, umut, cesaret…
Not: Cümle içinde somut isimler soyut isim, soyut isimler ise somut isim olarak kullanılabilir.
Örnek:
- Bu işte onun da parmağı var. (Somut — Soyut)
- Hülya, bugün çok neşeli görünüyor. (Soyut — Somut)
- VARLIKLARIN SAYILARINA GÖRE
C1) Tekil İsim
Sayı bakımından sadece bir tane olan varlıkları karşılayan isimlere tekil isim denir.
Örnek: Oyuncak, silgi, top, mutluluk, cesaret, sert, tatlı…
C2) Çoğul İsim
Sayı bakımından birden fazla olan varlıkları karşılayan isimlere çoğul isim denir. Çoğul isimler “-lar/-ler” eki ile yapılırlar.
Örnek: Oyuncaklar, silgiler, toplar, mutluluklar, tatlılar…
Not: “-lar/-ler” eki sözcüğe çoğul anlamı dışında başka anlamlar da katabilir.
- Millet anlamı katabilir: Türkler, İngilizler, Japonlar…
- Yaklaşık anlamı katabilir: Beş yaşlarında bir çocuğu var.
- Aile anlamı katabilir: Bu akşam Bülent Beyler bize gelecek.
- “Her” anlamı katabilir: Sabahları spor yaparım.
C3) Topluluk İsmi
Çoğul eki (-lar/-ler) almadığı halde aynı türden birden fazla varlığı bulunduran isimlere topluluk ismi denir. Topluluk isimleri biçimce tekil, anlamca çoğuldur.
Örnek: Deste, düzine, kurul, tabur, ordu, millet, takım, ekip, orman, meclis, sürü, demet, bölük…
Not: Bir sözcük cümle içinde tekil, çoğul veya topluluk ismi olarak kullanılabilir.
Örnek:
- Bizim okul dün boyandı. (Tekil)
- Günlerdir okullardenetleniyor. (Çoğul)
- Tüm okulpikniğe gittik. (Topluluk)
İsimlerde Küçültme
İsimlere getirilen “-cık, -cağız, -ce, -cak, -(ı)msı, -(ı)mtırak” ekleriyle yapılır.
Örnek: Küçücük, çocukcağız, çocukça, bu kadarcık, yeşilimsi, mavimtırak…
Not: Küçültme eki alan bazı isimler kalıplaşarak kalıcı isim oluşturabilir.
Örnek: Maymuncuk, kızılcık, bademcik…
2) ZAMİR (ADIL)
İsimlerin yerine kullanılan, geçici olarak isimlerin yerini tutan sözcüklere zamir (adıl) denir. Zamirler dörde ayrılır:
- KİŞİ (ŞAHIS) ZAMİRİ
İnsan isimlerinin yerini tutan zamirlere kişi (şahıs) zamiri denir. Türkçede toplam 6 kişi ve kişi zamiri vardır.
- Tekil Kişi – Ben à Benim taşıdığım kutu çok ağır.
- Tekil Kişi – Sen à Senin canın sıkılmıyor mu?
- Tekil Kişi – O à O da bizimle gelecek.
- Çoğul Kişi – Biz à Biz yarın pikniğe gidiyoruz.
- Çoğul Kişi – Siz à Keşke siz de bizimle gelseniz.
- Çoğul Kişi – Onlar à Onların yarın sınavı varmış.
Not: “Kendi” sözcüğü de kişi zamirleri içerisinde kabul edilir ve dönüşlülük zamiri olarak adlandırılır.
Örnek: Sadece kendini düşünerek hareket etmemelisin.
- İŞARET (GÖSTERME) ZAMİRİ
Varlıkların isimlerini söylemeden işaretle göstermeye yarayan zamirlere işaret (gösterme) zamiri denir.
“Bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar, öteki, beriki, karşıki” gibi sözcükler işaret zamirleridir.
Örnek:
- Bu senin kitabın değil mi? (Kitap)
- Şunu uzatır mısın? (Kalem)
- Onları mutfağa taşımasına yardım et. (Tabakları)
- Buraya geçen yıl geldik. (İzmir’e)
- Şundan bir kilo da biz alalım. (Kiraz)
- Onu değil de ötekini giyersen daha çok yakışır. (Giysi)
Not: “O” ve “onlar” sözcükleri hem kişi zamiri hem de işaret zamiri olarak kullanılabilir. Bu zamirler insan isimlerinin yerini tutuyorsa kişi zamiri insan dışı varlıkların yerini tutuyorsa işaret zamiridir.
Örnek:
- Onu ders çalışırken gördüm. à Kişi zamiri
- Onu cüzdanıma koyarken düşürmüşüm. à İşaret zamiri
- Onları da yemeğe çağırmak istiyorum. à Kişi zamiri
- Onları dolaba yerleştirir misin? à İşaret zamiri
- BELGİSİZ ZAMİR
Hangi varlığın yerini tuttuğu tam olarak belli olmayan zamirlere belgisiz zamir denir.
“Kimi, çoğu, bazıları, şey, herkes, hepsi, hiç kimse, birçoğu, biri” gibi sözcükler belgisiz zamirlerdir.
Örnek:
- Testteki sorulardan birkaçı çok kolaydı.
- Biri telefonuma çağrı bırakmış.
- Yarınherkes okula gelsin.
- Olanları hiç kimse anlamadı.
- Bu benim en sevdiğimşey.
- Kimi çok güler yüzlüdür.
- SORU ZAMİRİ
İsimlerin yerini soru yoluyla tutan zamirlere soru zamiri denir.
“Kim, kime, ne, nereye, nerede, hangisi, kaçı” gibi sözcükler soru zamirleridir.
Örnek:
- Dolaptaki karpuzu kim yedi?
- Nereden geldik, nereye gidiyoruz?
- Marketten nealdınız?
- Bu konuyu kaçınız anladınız?
- Hangimiz söyledi hatırlamıyorum.
3) SIFAT (ÖN AD)
İsimlerin önüne gelerek varlıkların rengini, şeklini, durumunu, sayısını vb. niteleyen veya belirten sözcüklere sıfat (ön ad) denir.
- Sıfatlar, varlıkları daha iyi anlatabilmek için kullanılan tanıtıcı sözcüklerdir.
- Bütün sıfatlar mutlaka bir ismin önünde yazılmalıdır.
- Tek başına kullanılan sıfatlar isim sayılırlar.
Sıfatları aşağıdaki tabloda verilen başlıklar altında inceleyebiliriz.
A) NİTELEME SIFATI
Varlıkların rengini, biçimini, şeklini, durumunu gösteren sözcüklere niteleme sıfatı denir.
- İsimlere sorulan “Nasıl?” sorusunun cevabıdır.
Örnek:
- Küçük kız pembe elbiseler içerisinde çok güzel görünüyordu.
- Yeşil vadinin etrafında sarp dağlar vardı.
- Çamurlu yollarda bata çıka ilerliyorduk.
- Toplantı yuvarlak masanın etrafında yapılacakmış.
- Fırtınanın ve karın kapattığı yol araçların ilerlemesine izin vermiyordu.
- Kırık cam az kalsın ayağına batacaktı.
- Yorgun gözlerle etrafına bakınıyordu.
- Dikkatsiz çocuk kızgın yağı az kalsın üzerine döküyordu.
- İhtiyar kadın yukarı çıkmak için yürüyen merdiveni kullandı.
- Sıcak insanlar başkalarıyla sohbet etmeyi çok sever.
B) BELİRTME SIFATI
Varlıkları işaret, sayı, belirsizlik veya soru yoluyla belirten sıfatlara belirtme sıfatı denir. Belirtme sıfatları dörde ayrılır:
B1) İşaret Sıfatı
Varlıkları işaret yoluyla belirten sıfatlara işaret sıfatı denir.
- İsimlere sorulan “Hangi?” sorusunun cevabıdır.
- “Bu, şu, o, bunlar, şunlar, onlar, öteki, beriki, karşıki” gibi sözcükler işaret sıfatlarıdır.
Örnek:
- Bu dersi iyi dinlemelisiniz.
- O kitabı bana uzatır mısın?
- Karşıki evi değil öteki evi almak istiyoruz.
Not: İşaret zamirleri ve işaret sıfatları birbiriyle karıştırılmamalıdır. İşaret zamirlerin bir ismin yerini tutarken işaret sıfatları mutlaka bir ismin önüne yazılmalıdır.
Örnek:
- Şu paketleri masanın üzerine bırak. à İşaret sıfatı
- Şunları masanın üzerine bırak. à İşaret zamiri
- Öteki elbiseyi almak istiyorum. à İşaret sıfatı
- Ötekini almak istiyorum. à İşaret zamiri
B2) Sayı Sıfatı
Varlıkların sayılarını gösteren sıfatlara sayı sıfatı denir. Sayı sıfatları dörde ayrılır:
B2.1. Asıl Sayı Sıfatı
İsimleri hiç ek almadan tam sayı olarak belirten sayı sıfatlarıdır.
- İsimlere sorulan “Kaç?” sorusunun cevabıdır.
Örnek:
- Her akşam en az on beş sayfa kitap okumalısın.
- Arka koltukta üç kişi oturuyordu.
B2.2. Sıra Sayı Sıfatı
Varlıkların sıralarını belirten sayı sıfatlarıdır.
- İsimlere sorulan “Kaçıncı?” sorusunun cevabıdır.
Örnek:
- On ikinci soruyu çözebildin mi?
- Bugün kampımızın yedinci günündeyiz.
B2.3. Üleştirme Sayı Sıfatı
Paylaştırma, eşit parçalara bölme anlamı taşıyan sayı sıfatlarıdır.
- İsimlere sorulan “Kaçar?” sorusunun cevabıdır.
Örnek:
- Turnuvadaki takımlar beşer oyuncudan oluşuyor.
- Herkese üçer kitap düştü.
B2.4. Kesir Sayı Sıfatı
İsimleri kesirli sayılarla belirten sayı sıfatlarıdır.
- İsimlere sorulan “Kaçta kaç?” sorusunun cevabıdır.
Örnek:
- Yıllık kazançtan dörtte bir pay alıyorum.
- Maaşının yüzde üçünü faturalara ayırıyor.
- Akşam yemeğinde yarım ekmek yedim.
- O kadar hızlıydı ki çeyrek saatte işi bitirdi.
B3) Belgisiz Sıfat
Varlıkların çeşitli özelliklerini net olmadan belirten sıfatlara belgisiz sıfat denir.
Örnek:
- Hiçbir yarışmacı parkuru zamanında tamamlayamadı.
- Bazı sanatçılar çalışmalara destek verdi.
- Her gün düzenli spor yapıyorum.
- Birkaç kişiyle köye gidiyoruz.
- Kimi günler çok erken kalkıyorum.
Not: “Bir” sözcüğü önüne geldiği ismin sayısını bildiriyorsa sayı sıfatı, “herhangi bir” anlamına geliyorsa belgisiz sıfattır.
- “Bir” sözcüğünün yerine başka sayı getirebiliyorsak sayı sıfatıdır.
Örnek:
- Bakkaldan bir ekmek aldım. à Sıfat
- Elbet bir gün buraya geleceksin. à Zamir
Not: Belgisiz sıfat ile belgisiz zamir birbiriyle karıştırılmamalıdır. Belgisiz zamirler bir ismin yerini tutarken belgisiz sıfatlar mutlaka bir ismin önüne yazılmalıdır.
Örnek:
- Bazı öğrenciler dersi çok iyi dinliyor. à Belgisiz sıfat
- Bazıları dersi çok iyi dinliyor. à Belgisiz zamir
- Hiçbir sporcu madalya kazanamadı. à İşaret sıfatı
- Hiçbiri madalya kazanamadı. à İşaret zamiri
B4) Soru Sıfatı
Varlıkları soru yoluyla belirten sıfatlara soru sıfatı denir.
- Soru sıfatlarının cevabı yine bir sıfattır. Yani soru sıfatının yerine başka bir sıfat getirerek soru sıfatı olup olmadığını anlayabiliriz.
Örnek:
- Tatilde kaç kitap okudun?
- Hangi taraftan gideceğimizi biliyor musun?
- Neredeki evi alacağız?
- Nasıl yerlerde geziyorsun?
Not: Soru sıfatı ile soru zamiri birbiriyle karıştırılmamalıdır. Soru zamirleri bir ismin yerini tutarken soru sıfatları mutlaka bir ismin önüne yazılmalıdır.
Örnek:
- Hangi kitabı okuyacaksın? à Soru sıfatı
- Hangisini okuyacaksın? à Soru zamiri
- Kaç öğrenci bugün yok? à Soru sıfatı
- Kaçı bugün yok? à Soru zamiri
Sıfatlarda Küçültme
Sıfatlara “-cek, -ce, -cik, -ımsı, -ımtırak” ekleri getirilerek anlam yönünden küçültme yapılabilir.
Örnek:
- Küçücük çocuğun elinde sapanın ne işi var!
- İrice bir elmayı dalından kopardım.
- Ekşimsi eriği ısırınca dişleri kamaştı.
- Mavimtırak bir elbise giymişti.
Sıfatlarda Pekiştirme
Sıfatlar tekrar edilerek, “mı” soru ekiyle veya “m, p, r, s” ünsüzleri eklenerek anlamları güçlendirilebilir.
Örnek:
- Sofrada çeşit çeşit yemekler vardı.
- Güzel mi güzel bir elbise almış.
- Yemyeşil çimlere uzandık.
- Dümdüz ovaya bakarken akşam olmuştu bile.
4)TAMLAMALAR
Bir ismin diğer isimlerden ayırt edilebilmek için başka bir isim, zamir veya sıfatla anlam ilişkisi kurarak oluşturduğu söz öbeğine tamlama denir.
- Tamlamalar en az iki sözcükten oluşur.
- Birinci sözcüğe “tamlayan” ikinci sözcüğe “tamlanan” denir.
- Tamlayan eki (ilgi eki) –ın/-in/-un/-ün
- Tamlanan eki (iyelik eki) –ı/-i/-u/-ü
Tamlamaları aşağıdaki tabloda verilen başlıklar altında inceleyebiliriz.
A) İSİM TAMLAMASI
En az iki ismin bir araya gelmesiyle oluşan söz öbeklerine isim tamlaması denir.
İsim tamlamaları iki unsurdan oluşur:
1. Unsur 2. Unsur
Tamlayan (–ın/-in/-un/-ün) Tamlanan (–ı/-i/-u/-ü)
İsim tamlamaları üçe ayrılır:
A1) Belirtili İsim Tamlaması
Hem tamlayanın hem de tamlananın ek aldığı isim tamlamalarına belirtili isim tamlaması denir.
Örnek:
- Evin yolu * Ağacın dalı * Havuzun dibi
Tamlayan Tamlanan Tamlayan Tamlanan Tamlayan Tamlanan
- Yemeğin tadı * Kapının kolu * Sıranın ayağı
A2) Belirtisiz İsim Tamlaması
Tamlayanın ek almadığı, sadece tamlayanın ek aldığı isim tamlamalarına belirtisiz isim tamlaması denir.
Örnek:
- Masa örtüsü * Yel değirmeni * Türkçe defteri * Okul müdürü
- Elektrik kablosu * İstanbul Boğazı * Öğrenci sayısı * Bebek kokusu
A3) Zincirleme İsim Tamlaması
En az üç ismin birbirini tamlamasıyla oluşan isim tamlamalarına zincirleme isim tamlaması denir. (Sıfatlar sayılmaz, en az üç isim olmalıdır.)
Bu, ayrı bir tamlama çeşidi değildir. Tamlayanı ya da tamlananı kendi içinde başka bir isim tamlamasıdır.
Örnek:
- Şehir hayatının zorluğu * Hava tahmin raporu * Bahçe kapısının kolu
- Sınıfın duvarının boyası * Kayısı ağacının çiçeği * Tiyatro salonunun kapısı
B) SIFAT TAMLAMASI
Sıfatların, isimlerin önüne gelerek oluşturdukları söz öbeklerine sıfat tamlaması denir.
- Birinci sözcüğe “tamlayan” ikinci sözcüğe “tamlanan” denir.
- Sıfat daima tamlayan, isim ise daima tamlanandır.
- Sıfatların mutlaka bir isimden önce gelmesi gerektiği için sıfat olan her yerde sıfat tamlaması vardır diyebiliriz.
Örnek:
- Mavi bere * Uzun yol * Büyük ağaç * Üç çocuk
- Kırmızı elbise * Yuvarlak masa * Çalışkan öğrenci * Rengârenk ışık
5) EDAT (İLGEÇ)
Tek başına anlamı olmayan, başka sözcüklerle birleşerek yeni anlam ilgileri kuran, kullanıldığı cümlede anlam ve görev kazandıran sözcüklere edat (ilgeç) denir.
Dilimizde en sık kullanılan edatlar şunlardır: ile, için, gibi, göre, kadar, dek, değin, denli, -e doğru, -e rağmen, -den başka, -den dolayı, -den beri, yalnız, ancak, sadece…
Örnek:
- Eskiden ekinler orak ile biçilirdi.
- Masa tenisi oynamak için raket aldım.
- Annesi gibi güzel yemekler yapabiliyordu.
- Barajlardaki su ancak bir sene yeter.
- Bu yıl yalnız sınavlarını düşünmelisin.
- Sabaha dek bilgisayarın başından kalkmamış.
- Akşama doğru acıkmaya başladım.
6) BAĞLAÇ (ULAÇ)
Tek başına anlamı olmayan, cümle içerisinde eş görevli sözcük ve sözcük öbeklerini veya cümleleri birbirine bağlayan sözcüklere bağlaç (ulaç) denir.
Dilimizde en sık kullanılan bağlaçlar şunlardır: ve, ile, veya, veyahut, ya da, de/da, dahi, ama, fakat, lakin, ancak, yalnız, oysaki, hâlbuki, çünkü, bile, ki, madem, eğer, şayet, ise, ne… ne, ya… ya, hatta, meğer, üstelik…
Örnek:
- Elbiselerini ütüledi ve dolaba yerleştirdi.
- Ahmet ile Ayşe yarın bize gelecekmiş.
- Sen veya ben fark etmez.
- İyi koştu ama birinci olamadı.
- Erken çıkmış hâlbuki beni beklemesini söylemiştim.
- Erken yatmalı ki sabah uykulu olmasın.
- O kitabı da okumak istiyorum.
- Soruları hızlıca çözüyorum çünkü konuyu çok iyi anladım.
- Memlekete ne seni ne de annemi götürüyor.
- Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin.
“İle” edat mı bağlaç mı?
Cümlede “ile” sözcüğünün yerine “ve” bağlacı getirebiliyorsak bağlaçtır, getiremiyorsak edattır.
Örnek:
- Masada içecek olarak ayran ile soda vardı. (Bağlaç)
- Memleketine tren ile gidecekmiş. (Edat)
“Yalnız, ancak” edat mı bağlaç mı?
Cümlede “yalnız” ve “ancak” sözcüklerinin yerine “ama” getirebiliyorsak bağlaç, “sadece” getirebiliyorsak edattır.
Örnek:
- Parka gidebilirsin yalnız eve geç kalma. (Bağlaç)
- Sınavda yalnız edatlardan soru çıkacakmış. (Edat)
- Görüşebiliriz ancak bir saat vaktim var. (Bağlaç)
- Seni ancak ben anlarım. (Edat)
7) ÜNLEM
Korku, sevinç, heyecan, coşku gibi duyguları belirten ve seslenme bildiren sözcüklere ünlem denir.
Dilimizde en sık kullanılan ünlemler şunlardır: Hey, vay, oley, aaa, bravo, yeter, eee, ah, vah vah, tüh, uf, ay, eyvah, aman…
Örnek:
- Hey! Buraya gelin de biraz sohbet edelim.
- Oley! Babam bize dondurma alacak.
- Vah vah! Demek otobüste paranı düşürdün.
- Aman! Acele edin vakit geçiyor.
- Eyvah! Çocuk bardağı elinden düşürecek.
- Eee! İşin içinden nasıl çıktınız?
- Ah ah! Oralar hep gözümde tütüyor.
8) ZARF (BELİRTEÇ)
Genellikle fiillerden, sıfatlardan ve diğer zarflardan önce gelerek onları çeşitli yönlerden etkileyen sözcüklere zarf (belirteç) denir.
Zarfları aşağıdaki tabloda verilen başlıklar altında inceleyebiliriz.
- DURUM ZARFI
Fiillerden önce gelerek onların durumunu gösteren zarflara durum zarfı denir.
Fiillere sorulan “Nasıl?” veya “Neden?” sorusunun cevabıdır.
Örnek:
- Osman Bey tane tane konuşur.
- Misafirleri sıcak karşıladı.
- Fıkraya katıla katıla güldük.
- Yaşlı adam bakımsızlıktan öldü.
- Arkadaşlarına küstüğünden sokağa çıkmıyor.
- ZAMAN ZARFI
Fiillerden önce gelerek fiilin yapılma zamanını gösteren zarflara zaman zarfı denir.
Fiillere sorulan “Ne zaman?” sorusunun cevabıdır.
Örnek:
- İlkbaharda tabiat yeşile bürünür.
- Sabahları tüm kuşlar birden ötmeye başlar.
- Yazın biz de köye gidelim.
- YER – YÖN ZARFI
Fiillerden önce gelerek fiilin yapıldığı yeri veya yönü gösteren zarflara yer – yön zarfı denir.
Fiillere sorulan “Nereye, ne yöne?” sorusunun cevabıdır.
- Yer – yön zarfları hiçbir çekim eki almamalıdır. Alırsa isim olurlar. Bu yüzden yer – yön zarfları az sayıdadır: içeri, dışarı, aşağı, yukarı, ileri, geri, öte, beri…
Örnek:
- Asansörle yukarı çıktık. (Yer – yön zarfı)
- Asansörler yukarıya çıktık. (İsim)
- İçeri girip herkese tek tek baktı. (Yer – yön zarfı)
- İçeriye girip herkese tek tek baktı. (İsim)
- MİKTAR ZARFI
Fiillerden, sıfatlardan veya diğer zarflardan önce gelerek onların miktarını gösteren zarflara miktar zarfı denir.
Fiillere, sıfatlara veya zarflara sorulan “Ne kadar?” sorusunun cevabıdır.
Örnek:
- Takıma seçilebilmek için çok çalışmış. (Fiilden önce)
- Otobüsün gelmesini epey bekledik. (Fiilden önce)
- Oldukça büyük bir evde oturuyorlar. (Sıfattan önce)
- Çok hızlı yürüdük. (Zarftan önce)
- Çok güzel bir arabası var. (Sıfattan önce)
- SORU ZARFI
Fiillerden önce gelerek onları soru yoluyla etkileyen zarflara soru zarfı denir.
Soru zarfına verilen cevap mutlaka bir zarf olmalıdır.
Örnek:
- Buraya kadar nasıl geldin? à Koşarak geldim.
- Açık oturum ne zaman başlayacak? à Birazdan başlayacak.
- Beni ne kadar özledin? à Çok özledim.
9) FİİL (EYLEM)
Bir işi, oluşu veya durumu kişiye ve zamana bağlı olarak anlatan sözcüklere fiil (eylem) denir.
Not: Bir sözcüğün fiil olup olmadığını anlamak için sonuna “-mak/-mek” mastar eki getirilir. Eğer mastar eki alabiliyorsa fiildir, alamıyorsa fiil değildir.
Örnek: Gel-, oku-, sev-, koş-, gül-, konuş-, uyu-…
Fiilleri aşağıdaki tabloda verilen başlıklar altında inceleyebiliriz.
A) ANLAMLARINA GÖRE FİİLLER
“Bir işi, oluşu veya durumu kişiye ve zamana bağlı olarak anlatan sözcüklere fiil (eylem) denir.” Demiştik. Fiiller, anlattıklarından hareketle şu üç başlık altında incelenebilir.
- İş (Kılış) Fiilleri
Bir işi, bir hareketi anlatan fiillere iş (kılış) fiili denir. Bu fiillerin anlattığı işi kendi isteğiyle, iradesiyle yapan bir kişi (özne) ve bu işten etkilenen bir varlık (nesne) vardır.
Not: Bu fiiller “neyi, kimi?” sorularına yanıt verirler. Başına “onu” sözcüğünü getirdiğimizde anlamlıdırlar.
Örnek:
- Küçük çocuk taşı göle attı. [Neyi attı? à Taşı (onu) attı.]
- Kardeşim evim camını kırdı. [Neyi kırdı? à Evin camını (onu) kırdı.]
- Cevabı biliyorum.
- Annem bulaşıkları hemen yıkadı.
- Bu fıkrayı bize öğretmenimiz anlatmıştı.
- Paketi eve kadar taşıdım.
- Tahtaya güzel bir resim çizdik.
- Durum Fiilleri
Varlığın durumunu anlatan fiillere durum fiili denir. Bu fiillerin anlattığı işi kendi isteğiyle, iradesiyle yapan bir kişi (özne) vardır ama bu işten etkilenen bir varlık (nesne) yoktur.
Not: Bu fiiller “neyi, kimi?” sorularına yanıt vermezler. Başına “onu” sözcüğünü getirdiğimizde anlamsızdırlar.
Örnek:
- Yoksul çocukların durumuna çok üzüldü. (Neyi üzüldü? à Cevap vermiyor.)
- Bebeğimiz ilk kez güldü. (Neyi güldü? à Cevap vermiyor.)
- Dün gece erkenden uyumuşum.
- Arkadaşım yan binada oturuyor.
- Ormanda yaklaşık bir saat yürüdük.
- Göldeki ördeklere merakla bakıyor.
- Çocuklar havuzda neşeyle yüzüyor.
- Oluş Fiilleri
Varlığın kendi isteği, iradesi dışında gerçekleşen değişiklikleri anlatan fiillere oluş fiili denir.
Örnek:
- Sonbaharda ağaçların yaprakları sarardı.
- Kuzenim görmeyeli çok büyümüş.
- Son beş yılda çok yaşlandı.
- İnşaattan artan demirlerin çoğu paslanmış.
- Çiçeklerden bazıları solmuş.
- İşçilerin soğuktan elleri morarmış.
- Dolaptaki meyveler ne çabuk çürümüş.
B) YAPILARINA GÖRE FİİLLER
Yapılarına göre fiilleri aşağıdaki tabloda verilen başlıklar altında inceleyebiliriz.
- Basit Fiiller
Yapım eki almamış ya da başka sözcüklerle birleşmemiş fiillere basit fiil denir.
Not: Anlamlarını değiştirmediği için çekim eki alabilirler.
Örnek:
- Sabahları erken kalkar. (Kalk-)
- Okuldan saat beşte geldi. (Gel-)
- Bu sorunun cevabını biliyorum. (Bil-)
- Çocuklar parkta neşeyle oynuyor. (Oyna-)
- Oğluna akülü araba almış. (Al-)
- Türemiş Fiiller
Yapım eki almış fiillere türemiş fiil denir.
Not: Yapım ekleri konusunda isimden fiil ve fiilden fiil yapım ekleri olarak detaylıca işlenmişti.
Örnek:
- Bahçedeki çiçekleri güzelce suladı. (Su-la-)
- Odaya doluşan sinekleri kovaladım. (Kov-ala-)
- Bu şehir yıllar geçtikçe güzelleşiyor. (Güzel-leş)
- Hastanın odasını bugün temizletti. (Temiz-le-t-)
- Bütün sinirini benden çıkardı. (Çık-ar-)
- Vadide dolaşırken suyumuz iyice azaldı. (Az-al)
- Birleşik Fiiller
En az iki sözcüğün bir araya gelmesiyle oluşan fiillere birleşik fiil denir. Birleşik fiiller üç şekilde oluşabilir:
3A) Kurallı Birleşik Fiiller
İki fiilin birleşerek yeni bir fiil oluşturduğu durumlara kurallı birleşik fiil denir.
Not: Kurallı birleşik fiiller her zaman bitişik yazılır.
Fiil + fiil yoluyla yapılan kuralları birleşik fiiller cümleye çeşitli anlamlar katar.
Örnek:
- Her gün üç kilometre yüzebilirim. (Yüz-ebil- à Yeterlilik, yapabilme)
- Her gün üç kilometre yüzemem. (Yeterlilik fiilinin olumsuzu) ***
- Bu sınavı kolayca kazanabilirim. (Kazan-ebil- à Yeterlilik)
- Bu sınavı kolayca kazanamam. (Yeterlilik fiilinin olumsuzu) ***
- Penceredeki güvercin birden uçuverdi. (Uç-iver- à Tezlik, çabukluk)
- Kardeşim yolda yürürken düşeyazdı. (Düş-eyaz- à Yaklaşma, az kalsın)
- Siz kitaplara bakadurun. (Bak-edur- à Sürerlilik, devam etme)
- Koltuğun üzerinde uyuyakalmış. (Uyu-ekal- à Sürerlilik)
- Bu gelenek nesilden nesile süregelmiş. (Sür-egel- à Sürerlilik)
3B) Yardımcı Eylemle Kurulan Birleşik Fiiller
Bir isim ile bir yardımcı eylemin birleşerek oluşturduğu fiillere yardımcı eylemle kurulan birleşik fiiller denir.
Türkçedeki başlıca yardımcı eylemler: et-, ol-, kıl-, eyle-, buyurmak-
Örnek:
- Karşıya geçen yaşlı adama yardım ettim.
- Sınavdan iyi not alınca çok mutlu olmuş.
- Dili sade kullanarak sözünü etkili kılmış.
- Allah zor durumdakilere yardım eylesin.
- Etrafındakilere sürekli emir buyuruyordu.
Not: Yardımcı eylemle birleşik fiil kurarken herhangi bir ses olayı gerçekleşirse birleşik fiil bitişik yazılır.
Örnek:
- His + etmek > Hissetmek
- Devir + etmek > Devretmek
- Hapis + olmak > Hapsolmak
3C) Anlamca Kaynaşmış (Deyimleşmiş) Birleşik Fiiller
En az bir sözcüğün gerçek anlamından uzaklaşmasıyla oluşan fiillere anlamca kaynaşmış (deyimleşmiş) birleşik fiiller denir.
Örnek:
- Odunların depoya taşınmadığını görünce küplere bindi.
- Onun söylediklerine artık kulak asmıyorum.
- Masanın üzerindeki gazetelere göz gezdirdi.
- Bunları söylemeye dilim varmıyor.
- Sokaktaki gürültüden kafası şişti.
C) ÇEKİMLİ FİİLLER
Fiillerin “-mak/-mek” eki almış hâline mastar hâli denir. (Gelmek, koşmak, konuşmak…)
Fiillerin kip ve kişi eki alarak yargı bildiren hâline ise çekimli fiil denir. (Geldi, koşarım, konuşmuş…)
Not: Kip ve kişi ekleri çekim eki oldukları için fiilin yapısını değiştirmezler.
Çekimli fiil konusunu kip ekleri ve kişi ekleri başlıkları altında inceleyeceğiz.
1) Fiillerde Kip
Fiillere zaman ve anlam özelliğine göre eklenen eklere kip ekleri denir. Kip ekleri haber (bildirme) kipi ve dilek (tasarlama) kipi olmak üzere ikiye ayrılır.
A) Haber (Bildirme) Kipi
Haber (bildirme) kipleri eklendikleri fiile zaman anlamı katarlar. Kendi arasında beşe ayrılır.
1. Görülen (Bilinen) Geçmiş Zaman
Fiilde belirtilen işin geçmişte yapıldığını ve kesin olarak bilindiğini, görüldüğünü belirtir.
Fiillere getirilen “-dı/-di/-du/-dü/-tı/-ti/-tu/-tü” ekiyle yapılır.
Örnek:
- Tabağımdaki tüm yemeği bitirdim.
- Kahvaltıdan sonra dişlerini fırçaladı.
- Arkadaşımın esprisine hep beraber güldük.
- Geçen hafta cemre toprağa düştü.
- Ödevlerini eksiksiz yaptı.
2. Duyulan (Öğrenilen) Geçmiş Zaman
Fiilde belirtilen işin geçmişte yapıldığını ama ya başkasından duyulduğunu ya da bittikten sonra fark edildiğini belirtir.
Fiillere getirilen “-mış/-miş/-muş/-müş” ekiyle yapılır.
Örnek:
- Dün İzmir’e çok yağmur yağmış.
- Bulaşıkları yıkarken sular kesilmiş.
- Arkadaşlarım doğa yürüyüşünde çok yorulmuş.
- Görüşmeyeli epey büyümüşsün.
- Kitap okurken uyuyakalmışım.
3. Şimdiki Zaman
Fiilde belirtilen işin şu an yapıldığını, yapılmaya devam ettiğini, bitmediğini belirtir.
Fiillere getirilen “-yor” ekiyle yapılır.
Örnek:
- Ormandan çok güzel kuş sesleri geliyor.
- Babam odasında gazete okuyor.
- Bu soruyu bir türlü çözemiyorum.
- Öğrenciler okulun bahçesinde oynuyor.
- Yolcular durakta otobüs bekliyor.
4. Gelecek Zaman
Fiilde belirtilen işin gelecekte yapılacağını belirtir.
Fiillere getirilen “-acak/-ecek” ekiyle yapılır.
Örnek:
- Yarın bahçedeki kirazlar toplanacak.
- Bu yıl festivalin ikincisi düzenlenecek.
- Bu toplantıya onu çağırmayacağız.
- Haftaya okulumuzda veli toplantısı yapılacak.
- Hafta sonu itibariyle tüm yurtta sıcaklıklar artacak.
5. Geniş Zaman
Fiilde belirtilen işin her zaman yapıldığını belirtir.
Fiillere getirilen “-r/-ar/-er/-ır/-ir/-ur/-ür” ekiyle yapılır.
Örnek:
- İlkbaharda çiçekler açar.
- Akşamları kitap okurum.
- Nasıl olsa yollarımız bir yerde kesişir.
- Yağmurdan sonra genellikle gökkuşağı oluşur.
- Dünya Güneş’in etrafında döner.
Not: Geniş zaman kipinin olumsuzu yapılırken “-r/-ar/-er” eki düşer. Olumsuzluk “-ma/-me” veya “-maz/-mez” ekiyle yapılır.
Örnek:
- Büyüklerimin sözünü asla kesmem.
- Akşamları yağlı yemekler yenmez.
- Suları kesinlikle boşa harcamam.
B) Dilek (Tasarlama) Kipi
Dilek (tasarlama) kipleri eklendikleri fiile dilek tasarlama anlamı katarlar. Zaman anlamı bildirmezler. Kendi arasında dörde ayrılır.
1. Gereklilik Kipi
Fiilde belirtilen işin yapılmasının gerekli olduğunu belirtir. Bazen ihtimal anlamı da katabilir.
Fiillere getirilen “-malı/-meli” ekiyle yapılır.
Örnek:
- Başarılı olmak istiyorsan çok çalışmalısın. (Gereklilik)
- Oyun oynadığına göre ödevlerini bitirmiş olmalı. (İhtimal)
- Bayramlarda büyüklerimi tek tek aramalıyım. (Gereklilik)
- Konuşurken Türkçe sözcükler kullanmaya özen göstermeliyim. (Gereklilik)
- Akşam olmak üzere, eve varmış olmalı. (İhtimal)
2. Dilek – Şart Kipi
Fiilde belirtilen işin bir şarta bağlı olduğunu belirtir. Bazen dilek anlamı da katabilir.
Fiillere getirilen “-sa/-se” ekiyle yapılır.
Örnek:
- Ödevlerini bitirirsen dışarı çıkmana izin veririm. (Şart)
- Biraz daha gayret edersen keman çalmayı öğrenebilirsin. (Şart)
- Keşke fen lisesini kazansam. (Dilek)
- Bu akşam sinemaya mı gitsek? (Dilek)
3. İstek Kipi
Fiilde belirtilen işin istenildiğini belirtir.
Fiillere getirilen “-a/-e” ekiyle yapılır.
Not: Genellikle “-elim, -eyim” şeklinde kişi ekiyle beraber bulunur.
Örnek:
- Doğum günüme bütün arkadaşlarımı çağırayım.
- Çiçek toplamak için kırlara çıkalım.
- Yarın tiyatro izlemeye gidelim.
- Seni görüp de gideyim.
4. Emir Kipi
Fiilde belirtilen işi emreder.
Emir kipinin eki yoktur.
Kişi kendine emredemeyeği için 1. Tekil ve çoğul kişi çekimi yoktur.
Örnek:
- Sorudaki önemli yerlerin altını çiz.
- Hemen yanıma gel.
- Söyle arkadaşına biraz hızlı yürüsün.
- Biraz daha acele edin.
Fiillerde Zaman (Anlam) Kayması
Fiil kip eklerinin farklı zaman ve anlamlarda kullanılmasına zaman (anlam) kayması denir.
Örnek:
- Yarın Edirne’ye gidiyorum. (Şimdiki zaman eki, gelecek zaman anlamı)
- Atatürk 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkar. (Geniş zaman eki, geçmiş zaman anlamı)
- Dedem, her gün en az on sayfa kitap okuyor. (Şimdiki zaman eki, geniş zaman anlamı)
- Başarılı olmak için düzenli çalışacaksın. (Gelecek zaman eki, gereklilik anlamı)
- Kimse sağına soluna bakmayacak. (Gelecek zaman eki, emir anlamı)
2) Fiillerde Kişi
Fiilde belirtilen işin kim tarafından yapıldığını gösteren eklere kişi (şahıs) eki denir.
Fiillerde kişi ekleri daima kip eklerinden sonra gelir.
Türkçede altı tane kişi ve altı tane de kişi eki vardır.
Kişi (Şahıs) | Fiil – Kip – Kişi eki | Fiil – Kip – Kişi eki |
1. Tekil Kişi – BEN | Gel – di – m | Gel – (i)yor – (u)m |
2. Tekil Kişi – SEN | Gel – di – n | Gel – (i)yor – sun |
3. Tekil Kişi – O | Gel – di | Gel – (i)yor |
1. Çoğul Kişi – BİZ | Gel – di – k | Gel – (i)yor – (u)z |
2. Çoğul Kişi – SİZ | Gel – di – niz | Gel – (i)yor – sunuz |
3. Çoğul Kişi – ONLAR | Gel – di – ler | Gel – (i)yor – lar |
EK FİİL (EK EYLEM)
Ek fiil, mastar hâliyle anlamı olmayan “i-“ fiilidir. Ek fiilin iki görevi vardır:
1. İsim soylu sözcüklere gelerek onları yüklem yapmak.
İsim ve isim soylu sözcükler “-dı/-di, -mış/-miş, -sa/-se, -dır/-dir” eklerinden birini alarak cümlede yargı bildirir duruma gelir.
Not: Yukarıdaki ekleri daha önce fiillere getirerek kip eki olarak adlandırmıştık. Bu kez isim soylu sözcüklere getirerek ek fiil olarak adlandıracağız.
Örnek:
- Dün sabahki kahvaltı çok güzeldi.
- Babam ilkokuldayken çok çalışkan bir öğrenciymiş.
- Hava soğuksa kalın giyinmelisiniz.
- Yazın İç Anadolu Bölgesi kuraktır.
Not: Ek fiilin bu görevinde olumsuzluk “değil” sözcüğüyle sağlanır.
Örnek:
- Bayramda yollar kapalıymış. à kapalı değilmiş.
- Evimiz çok uzaktadır. à uzakta değildir.
2. Basit zamanlı fiillere gelerek onları birleşik zamanlı fiil yapmak.
Basit zamanlı (bir tane kip eki almış) fiiller “-dı/-di, -mış/-miş, -sa/-se, -dır/-dir” eklerinden birini alarak birleşik zamanlı (iki tane kip eki almış) fiil olurlar.
Birleşik zamanlı fiillerde ikinci kip eki daima ek fiildir.
Ek fiilin bu görevinde cümleye kattığı anlamlar kalıplaşmış isimlerle anılır.
Örnek:
- Akşamları daima süt içerdi. (Terk edilmiş alışkanlık)
- Akşam olduğuna göre eve varmıştır. (İhtimal)
- Amcamlar yazın bize gelecekti. (Gerçekleşmemiş niyet)
- İyi not almak için daha çok çalışmalıydın. (Gerçekleşmemiş gereklilik)
- En güzel resmi o yapmışmış. (Küçümseme)
- Şiiri ezberlerse daha güzel okur. (Şart)