Yargı bildiren, duygu ve düşünceleri dile getiren sözcük veya sözcük gruplarına cümle (tümce) denir.
En yaygın karşılaşılan cümlede anlam konuları şunlardır:
*OLUMLU CÜMLE
Fiil cümlesinde işin, oluşun yapıldığını veya olduğunu; isim cümlesinde ise sözü edilen kavramın bulunduğunu, var olduğunu, bahsedilen şekilde olduğunu bildiren cümlelerdir.
Örnek:
- Bursa bu mevsimde soğuktur.
- Yarın daha erken gelmelisin.
- Bu binanın yerinde şeftali bahçesi vardı.
*OLUMSUZ CÜMLE
Fiil cümlesinde işin, oluşun yapılmadığını, yapılmayacağını veya olmadığını; isim cümlesinde ise sözü edilen kavramın bulunmadığını, var olmadığını, bahsedilen şekilde olmadığını bildiren cümlelerdir.
Fiil cümleleri, olumsuzluk ekiyle ve “ne…..ne” bağlacıyla; isim cümleleri de “yok, değil” kelimeleriyle, “ne….ne” bağlacıyla ve “-sİz” olumsuzluk ekiyle kurulur.
Örnek:
- Yarın daha erken gelmemelisin.
- Buraları daha önce hiç görmemiştim.
- Ateşle oyun olmaz.
*SORU CÜMLESİ
İçinde soru anlamı bulunan; bir konuda bilgi edinmek, şüpheleri gidermek ve düşünceleri onaylatmak için kurulan cümlelere soru cümlesi denir.
Örnek:
- Elimdekinin ne olduğunu kim söyleyecek?
- Babası çocuğa ne getirmiş?
- Yarın kimi göreceksiniz?
- Ankara’ya ne zaman yerleştiniz?
*ÜNLEM CÜMLESİ
Sevgi, korku, şaşma, hayret, seslenme, coşkunluk, heyecan ve sitem ifade eden cümlelere ünlem cümlesi denir.
Ünlem cümleleri, ünlemlerle, bazı sıfatlarla, emir kipiyle, “ki” bağlacıyla, haykırmalarla ve ses tonuyla kurulur.
Örnek:
- Yapma!
- Hişt! Buraya gel!
- Şşt! Sus bakayım!
- Ee, yeter artık!
- Ah, ne yaptım!
- Hah, şimdi oldu!
- Eyvah! Geç kaldım!
- İmdat! Boğuluyorum!
- Ey Türk Gençliği!
- Tanrım!
* ÖZNEL CÜMLE
Söyleyenin kendi duygu, düşünce ve beğenisini anlatan; doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye değişen cümlelere öznel cümle denir.
Örnek:
- Roman, en güzel yazı türüdür.
- Mezuniyette giydiğim gömlek bana çok yakıştı.
- Duygusal şarkılar herkesi etkiler.
- İstanbul Boğazı’nı seyretmeye kimse doyamaz.
- Bizim patron dünyanın en iyi insanıdır.
* NESNEL CÜMLE
Doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye değişmeyen, herkes için doğru olan, kanıtlanabilir cümlelere nesnel cümle denir.
Örnek:
- Ozon tabakasındaki delik her yıl daha da büyüyor.
- Türkiye’nin hem Asya hem de Avrupa kıtasında toprakları bulunur.
- Atatürk, 1881’de Selanik’te doğmuştur.
- Eser, dört bölüm hâlinde sinemaya uyarlandı.
- Yazar, bu romanında aile bireyleri arasındaki sorunları anlatıyor.
* KARŞILAŞTIRMA CÜMLESİ
En az iki varlık veya kavramın benzer ya da farklı özelliklerinin karşılaştırıldığı cümlelere karşılaştırma cümlesi denir.
Örnek:
- Kışın Sivas, İstanbul’dan daha soğuktur.
- Televizyon da sinema kadar etkilidir.
- Okulun en başarılı öğrencisi Musa’dır.
- Şehrin caddesi eskiden daha tenhaydı.
- Köyün en güzel çileği bizim bahçemizde yetişir.
* TANIM CÜMLESİ
Bir varlık veya kavramın ne olduğunu bildiren cümlelere tanım cümlesi denir.
- Tanım cümleleri “Bu nedir?” sorusuna yanıt verir.
Örnek:
- İş, oluş, durum bildiren sözcüklere fiil denir.
- Lirik şiir, duyguların etkili ve coşkulu anlatıldığı şiir türüdür
* OLASILIK (İHTİMAL) CÜMLESİ
Gerçekleşmesi kesin olmayan bir olayın veya durumun bildirildiği cümlelere olasılık cümlesi denir.
Örnek:
- Tatilde Bodrum’a gidebiliriz.
- Sanırım o konu daha anlatılmadı.
- Semra’nın yarışmada kaçıncı olduğunu o biliyordur.
* KESİNLİK CÜMLESİ
Şüphe barındırmayan, anlatımında kesinlik olan cümlelere kesinlik cümlesi denir.
Örnek:
- Vitaminlerin insan vücudu için pek çok yararı vardır.
- Pazar günü ailece pikniğe gittik.
- Bu yörenin dereleri kışın donar.
* VARSAYIM CÜMLESİ
Bir olayın veya durumun gerçekleşmiş veya gerçekleşmemiş olarak kabul edildiğini bildiren cümlelere varsayım cümlesi denir.
- “Diyelim ki, tut ki, varsayalım, farz edelim” gibi ifadeler ayırt edicidir.
Örnek:
- Diyelim ki uçağa yetişemedin.
- Tut ki puanın yetmedi ve üniversiteye yerleşemedin.
- Öğretmenin yaptığı ödevi beğendiğini farz et.
- Bir an için kendini dünyanın en zengin insanı varsay.
* ÖN YARGI (PEŞİN HÜKÜM) CÜMLESİ
Olaylar veya kişilerle ilgili önceden edindiğimiz olumlu veya olumsuz yargıları bildiren cümlelere ön yargı cümlesi denir.
Örnek.
- Bu kitap piyasaya çıkar çıkmaz yok satacak.
- Bu işi kesinlikle başaramayacak.
- Ben zaten onun suçlu olduğunu başından biliyordum.
* YAKINMA (ŞİKÂYET) CÜMLESİ
Bir durumdan duyulan rahatsızlığı dile getiren cümlelere şikâyet cümlesi denir.
Örnek:
- Gittiğinden beri hiç aramadı.
- Nerede nasıl davranacağını bir öğrenebilse.
* SİTEM CÜMLESİ
Bir kimsenin yaptığı bir hareketten dolayı ona olan kırgınlığı dile getiren cümlelerdir.
Örnek:
- Davete bir beni çağırmamışsın.
- İnsan bir kere olsun arayıp sorar.
Not: Sitem cümlesinde rahatsızlık kişinin kendisine söylenirken yakınma cümlesinde başkalarına anlatılır
* ELEŞTİRİ – ÖZ ELEŞTİRİ CÜMLESİ
Bir eserin, insanın veya konunun doğru ya da yanlış yönlerini dile getirmek için söylenen cümlelere eleştiri cümlesi denir.
Bir kişinin kendi davranışları üzerine yaptığı eleştirilere de öz eleştiri cümlesi denir.
Örnek:
- Konuları açık ve anlaşılır bir dille anlatmış.
- Yarışın sonlarına doğru ümidimi kaybetmeseydim yarışı kazanabilirdim.
* HAYIFLANMA CÜMLESİ
Yapılmayan bir işten dolayı duyulan üzüntünün anlatıldığı cümlelerdir.
Örnek:
- Öğretmenin anlattıklarını keşke defterime yazsaydım.
- Gençlikte bir güzel gezip eğlenmek varmış.
* PİŞMANLIK CÜMLESİ
Yapılan bir hata veya yanlış sonucu duyulan üzüntünün anlatıldığı cümlelerdir.
Örnek:
- Keşke ona bu sözleri söylemeseydim.
- Bu arabayı almamız bir hataydı.
* KÜÇÜMSEME CÜMLESİ
Bir kişiye veya olaya değer vermeme, onu küçük görme, önemsememe anlamı taşıyan cümlelerdir.
Örnek:
- O da okuyacak da adam olacak.
- Sen kim sanatçı olmak kim.
* ÖRTÜLÜ ANLAM
Bir cümlenin anlamından çıkarılabilecek diğer anlamlara örtülü anlam denir.
Örnek:
- Ahmet, bugün de okula gelmedi. (Dün de gelmediği anlamı örtülü anlamdır.)
- Ayşe Hanım komşularını da çaya çağırmış. (Başkalarını da çağırdığı örtülü anlamdır.)
* AZIMSAMA CÜMLESİ
Bir şeyin miktarca az, yetersiz olduğunu anlatan cümlelerdir.
Örnek:
- Bu kadarcık maaşla çalışamam.
- Günlerdir çalışıyorsun, bu kadar mı iş yaptın?
* DOĞRUDAN ANLATIM CÜMLESİ
Başkasına ait bir sözün hiç değiştirilmeden, doğrudan aktarılmasına doğrudan anlatım denir.
- Bu sözler genellikle tırnak işareti veya virgülle yazılır.
Örnek:
- Atatürk: “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” diyerek bir gerçeği dile getirmiştir.
* DOLAYLI ANLATIM CÜMLESİ
Başkasına ait bir sözün kendimize ait sözcüklerle değiştirilerek aktarılmasına dolaylı anlatım denir.
Örnek:
- Atatürk, hayattaki en gerçek yol göstericinin ilim olduğunu söylemiştir.
- Doktor, ilaçları mutlaka içmesi gerektiğini tembih etti.
* İÇERİK CÜMLESİ
Sanatçının eserinde ele aldığı konuyla ilgili cümlelerdir.
Örnek:
- Sanatçı eserinde bir çobanın köyündeki hayatını anlatıyor.
- Şiirlerinde ayrılık acısını işlemiş.
* ÜSLUP CÜMLESİ
Sanatçının eserinde ele aldığı konuyu nasıl anlattığıyla ilgili cümlelerdir.
Örnek:
- Sanatçı gerçekleri kısa ve yalın cümlelerle anlatmış.
- Şiirlerinde süslü, söz oyunlarına dayalı bir dili tercih etmiş.
* EŞ – YAKIN ANLAMLI CÜMLELER
Aynı konu veya düşüncenin farklı sözcüklerle anlatıldığı cümlelerdir.
- “Hangi cümleler aynı konudan bahsetmektedir, aynı düşünceyi savunmaktadır, aynı sonuca varır?” gibi sorularla karşımıza çıkabilir.
Örnek:
- Hedefi olmayan insana kimse yardım edemez.
- Hangi limana yelken açtığını bilmiyorsan rüzgârın bir faydası olmaz.
- Yaşam, içinde siyah da bulunduran bir gökkuşağıdır.
- Yaşam, tüm güzelliklerin yanında olumsuzlukları da barındırır.
* ZIT ANLAMLI CÜMLELER
Anlamca birbirine zıt olan düşüncelerin anlatıldığı cümlelerdir.
- “Hangi cümleler birbirine karşıt düşünceler anlatmaktadır, birbiriyle çelişir?” gibi sorularla karşımıza çıkabilir.
Örnek:
- Sanayileşme çevreye zarar vermektedir.
- Gelişmek isteyen toplumlar sanayiye önem vermelidir.
- Sanatçı hayatı kendi yorumuyla anlatmalıdır.
- Sanatçı hayatı anlatırken bir ayna gibi olmalıdır.
* SEBEP (NEDEN) – SONUÇ CÜMLESİ
Eylemin, gerçekleşme nedeniyle birlikte verildiği cümlelere sebep – sonuç cümlesi denir.
- Bu cümleler “Neden, niçin?” soruları yanıt verir.
- Bu cümlelerdeki sebepler artık gerçekleşmiş, elden bir şey gelmeyen durumlardır.
Örnek:
- Oltalarımızı yanımıza almadığımız için balık tutamadık.
- Baskılara dayanamadı ve görevinden istifa etti.
- Hasta olduğum için okula gelemedim.
* AMAÇ – SONUÇ CÜMLESİ
Eylemin hangi amaç için yapıldığını bildiren cümlelere amaç – sonuç cümlesi denir.
- Bu cümleler “Ne amaçla?” sorusuna yanıt verir.
- Bu cümlelerdeki amaçlar daha gerçekleşmemiş ve olması istenen durumlardır.
Örnek:
- Sınavı kazanmak için çok çalışmış.
- Bildiklerini anlatmak üzere karakola başvurmuş.
- Ona sık sık öğüt verirdi, iyi bir insan olsun diye.
- Yarışta birinci olmak için var gücüyle koştu.
- Uzun bir yolculuktan sonra dinlenmek için odamıza çekildik.
* KOŞUL (ŞART) CÜMLESİ
Bir eylemin gerçekleşip gerçekleşmemesinin bir şarta bağlı olduğu cümlelere koşul cümlesi denir.
Örnek:
- Evden zamanında çıkarsan derse yetişebilirsin.
- Ödevini yaparsan oyun oynayabilirsin.
- Müzik dinleyebilirsin ama sesini fazla açmayacaksın.
- Bizim buralara yağmur yağdıkça her yer toprak kokar.
- Akşama geri vermek üzere bu kitabı alabilirsin.
- İstediğin her şeyi alırım yeter ki sınıfını geç.